Merkez sağ adaylar, CHP içine yerleştirildi ya, o günden bugüne, internette ve bazı köşe yazılarında bir iddia dolaşıyor. Bu kişiler, milletvekili seçildikten sonra, "siyasi operasyon" yapılacakmış. "Madem Meclis dışında AK Parti'ye alternatif olacak bir parti kurulamıyor, o zaman parlamentoda, seçimlerden sonra meseleyi çözelim" diye düşünenler varmış. Yeni parti, elbette, 28 Şubat'la da işbirliği yapan "İşte çağdaş Türkiye" zihniyetini temsil edecek. Yani Atatürkçü, laik bir duruş. Paketin içine, İlhan Cihaner'i, Mehmet Haberal'ı, Sinan Aygün'ü, Turhan Tayan'ı rahatça koyabilirsiniz. Ama onların yanı sıra, Kemal Kılıçdaroğlu'nun reformcu çizgisinden memnun olmayan CHP'liler de girebilir. Çok büyük bir hezimet yaşanmazsa, seçim sonrası, Kılıçdaroğlu'nu yerinden etmek mümkün değil. Lâkin, zemin müsait olunca, pekâla, Hüsamettin Cindoruk'un "Şemsiye" partisi gibi bir parti çatısı altında aynen 1998'deki gibi "gayrimemnunlar" toplanabilir. Pakete Mustafa Sarıgül dışarıdan, DİSK Başkanı Süleyman Çelebi içerden dahil edilebilir.
Tabii ki bunlar şimdilik spekülasyondan ibaret. Ama Türkiye'de sık sık, siyasette belden aşağı vurulduğuna, transferler yoluyla milletvekillerinin ayartıldığına şahit olmadık mı? Dileriz bu yazdıklarım kâğıt üzerinde kalsın ve hiçbir zaman gerçekleşmesin. Çünkü, seçimlerden sonra, yeni bir anayasa yapmak gibi önemli bir gündem maddesiyle karşı karşıyayız. Bugün, gergin bir polemik ortamında bulunsak dahi, 12 Haziran'dan sonra, daha özgür bir Türkiye'ye kavuşmak için, özellikle AK Parti, CHP ve BDP'nin işbirliği yapacağını umuyoruz. Kılıçdaroğlu, artık rejim meselesi üzerinden muhalefetini yürütmüyor. "Laiklik elden gidiyor" havasında değil. Kürt konusunda da, AK Parti'nin açılım politikalarına eşlik edeceği, hatta daha ileri noktalar talep edeceği anlaşılıyor.
Türkiye'de bir şeyler iyiye doğru giderken, mutlaka saatleri tersine kurmak isteyenlere rastlarız. Bu yüzden, seçim sonrası gelişmesi muhtemel olayları da, sütunuma alayım istedim.