Mehmet Aksoy'un çığlığı, kalbimi deldi geçti. Heykelini şöyle tarif ediyor: "O masum bir şekilde duruyor. Boynuna kement atmışlar. Orasını burasını deliyorlar."
Sanki bir insandan bahsediyor. Haklı da! Bir heykeltıraş için eseri, ebediyen yaşayacak canlı bir varlık gibidir. Bu yüzden, teessür duymasını ve isyan etmesini doğal karşılıyorum. Bence heykel "ucube" değil... Ama heykele saldırı, Türkiye açısından yüzkarası bir davranış.
Ortada hukuki sorunlar olduğunun farkındayım. Ruhsatsız bir yapı söz konusu. Ama bir önceki Belediye Başkanı ve Erzurum Kültür Varlıkları Koruma Kurulu, inşaata izin vermiş. Sonra Kurul'un kararı değişmiş. Zaten, böyle çelişkili kararlar yüzünden kurullar da inandırıcılığını kaybediyor. Mehmet Aksoy'un açıklamasına göre, son olarak Kurul, "Projelendirilsin; çevre düzenlemesi yapılıp, mülkiyet sorunu çözülsün; sonradan bizim önümüze gelsin" diye sorunun halli yolunda bir adım atmış. Ama Kars Belediye Başkanı Nevzat Bozkuş direniyor. Kulaklarımla duydum: "Bu ruhsatsız yapı bizim gözümüzde gecekondu mahiyetindedir. Yasalara göre Belediye, gecekonduları yıkar. Dolayısıyla yetki bizdedir" diye konuşuyor.
Heykele "gecekondu" diyen ve ona vinçlerle saldırıp, orasından burasından delerek yıkmaya çalışan zihniyeti kınıyorum.