TYeni devletimizin serüveni, 23 Nisan 1920'de başladı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. Sonra, 29 Ekim 1923'te cumhuriyet ilân edildi. İki olumsuz denemeden sonra, 1945'te çok partili rejime geçildi. Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı'na bağlandı.
Seçimlerde, "gizli oy, açık tasnif" esası benimsendi.
Peki sonra ne oldu... Sil baştan!
Partiler feshedildi; TBMM'nin faaliyeti askıya alındı; seçimler ertelendi. Genelkurmay Başkanlığı bağımsızlık kazandı.
Türkiye'de demokrasi, ileri, geri, sağa sola çalkalandı durdu.
Korkular üretildi; düşmanlıklar yaratıldı.
Gençler birbiriyle çarpıştırıldı. Otoriter rejimlerin temeli böyle atıldı.
Her darbeden sonra seçimler yapıldı ama, siyasete dar bir alan bırakıldı. Askeri vesayet kök saldı; cumhuriyeti koruma kollama adına, her fırsatta kanun tepelendi.
27 Mayıs'ı, 12 Mart'ı, 12 Eylül'ü, 28 Şubat'ı, 27 Nisan'ı yaşadık...
12 Haziran sonrasına umut bağladım.
1982 Anayasası'ndan kurtulup, yepyeni bir sözleşme yapabilecek miyiz?
Korkularımızı geride bırakıp ve kutuplaşma zeminini terk edip, gerçekten model olabilecek bir Türkiye'yi inşa etmeyi başaracak mıyız?
23 Nisan 1920'de başlayan bu serüven, mutlu bir sona varacak mı?