Yeni yönetim, CHP geleneğinden gelenleri ya tasfiye etti (Önder Sav, Kemal Anadol, Hakkı Süha Okay, Yılmaz Ateş, Mustafa Özyürek vs) ya da milletvekilliklerinin önünü kesti. (Hikmet Çetin, Ercan Karakaş, Fikri Sağlar)
Buna mukabil, Sinan Aygün, Mehmet Haberal, Aydın Ayaydın, Cennet Süzer, Turhan Tayan'la, sağa açıldı. Zaten, Kemal Kılıçdaroğlu, reklamlarda, "Biz sağcı-solcu ayırmayız" diyordu. Oysa, sosyal demokrat bir parti, sol liberal ya da Marksist düşüncelere açılarak büyüyebilir. Sağdan beslenmek, ne aldığı adama fayda sağlar, ne de kendisine. Bunun örneğini, İlhan Kesici'yle ve Yaşar Nuri Öztürk'le daha önce de CHP'de görmüştük.
Öte yandan, Barış ve Demokrasi Partisi, gerçek bir açılım sergiliyor. Şerafettin Elçi'yle, Altan Tan, Ertuğrul Kürkçü ve Sırrı Süreyya Önder'le yelpazeyi genişletiyor. Herhalde Selâhattin Demirtaş'ın aklına, Türkeş'in oğlunu almak gelmez. Öyle değil mi? CHP, tabii mecrasında genişlemek yerine, siyasetin farklı bir damarından gelen insanlarla oy potansiyelini arttıracağını düşündü ve yanlış karar verdi.