Bravo Sedat Ergin'e... doğru bir noktaya parmak basıyor. Basın özgürlüğünü önemli ölçüde sınırlayan Terörle Mücadele Kanunu'na işaret ediyor. Yasanın 7'nci maddesi, "Terör örgütünün veya amacının propagandasını yapan kişiyi" cezalandırıyor.
Bu o kadar tehlikeli bir madde ki! Bazıları, ancak Ahmet Şık'ın kitabı dolayısıyla farkına vardı. Ama herkes için uygulanıyor. Meselâ cuma akşamı, Birgün gazetesi yazı işleri müdürü Hakan Tahmaz'ı Haber Türk'te seyrettim. Kandil'de PKK yöneticisi Murat Karayılan'la mülâkat yaptığı için 10 ay hapis cezasına çarptırıldığını söylüyordu. Konu Ergenekon olmayınca, maalesef, basın özgürlüğü kimsenin umurunda değil. Karayılan röportajı ile Tahmaz'ın, örgütün amacına hizmet ettiği belirtiliyor ve mahkûmiyet kararı veriliyor. Zaten Ergenekon'da da böyle oluyor. Ergenekon'un hedeflerinden biri Fethullah Hoca cemaati; Başta, İrtica ile Mücadele Eylem Planı olmak üzere, çeşitli belgelerde bu ortaya çıktı. Öte yandan Nedim Şener ya da Ahmet Şık, örgütle bağlantıları olmadığı halde de, cemaati hedef alabilir. Terörle Mücadele Kanunu, terör örgütünün amacının propagandasını yapmayı suç saydığı için kitap örgüt dokümanı olarak mütalaa edildi. Üstelik sızan haberlerden anlaşılıyor ki, savcıya göre, İmam'ın Ordusu örgüt talimatıyla yazıldı.
Türkiye'de koruma tedbirleri, (yakalama, gözaltı, tutuklama) hep yanlış uygulandı. Halen de KCK davası dahil, özgürlükleri sınırlayıcı biçimde tatbik ediliyor. Terörle Mücadele Kanunu'nun 7'nci maddesi yüzünden de, birçok basın mensubu ceza aldı. Ama nedense, sadece Ergenekon bağlamında feryatlar yükseliyor? Türkiye'de süregelen hatalı tatbikat, Ergenekon ve Balyoz davalarını itibarsızlaştırmak için kullanılıyor.