İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Hrant Dink kararı üzerine, inceleme başlattı. AİHM, yaşama hakkının ihlal edildiğini belirterek gerçek sorumluların ortaya çıkarılması için yeterli soruşturma yapılmadığına ve devletin Dink'in yaşamını koruma yükümlülüğünü yerine getirmediğine hükmetmişti.
14. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı, incelemenin sonunda, takipsizlik ya da yetkisizlik kararı verebilir veyahut izne gerek görmeyip dava açabilir. İnceleme, yetkisizlikle sonuçlanırsa, ancak İçişleri Bakanlığı'nın izin vermesi halinde, -içinde eski İstanbul Valisi Muammer Güler, eski Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in de bulunduğu- 30 kamu görevlisi hakkında soruşturma açılabilir.
Her halükârda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı yeni bir süreci başlatmıştır.
İçişleri Bakanlığı'nın yargılamanın önünü kesmeye yeltenmeyeceğini umuyorum.
Mahkemedeki önemli bir gelişmeden de söz etmek isterim. Hrant Dink'in Sabiha Gökçen'in Ermeni kökenli olduğunu iddia eden yazısından sonra, önce Genelkurmay'ın bir bildiri yayınladığını, bir gün sonra da Dink'in İstanbul Valiliği'ne çağrılıp, bir MİT görevlisi tarafından uyarıldığını biliyoruz. Meğer MİT görevlisinin bu uyarıyı yapmasını, Genelkurmay talep etmiş. Ayrıca, Kafes Eylem Planı'nda, Dink cinayetinden "operasyon" olarak söz edildiğini de hatırlatmak isterim.
O belgede, aynen şöyle deniliyor: "Rahip Santoro, Malatya Zirve Yayınevi ve Hrant Dink operasyonları sonrasında Türkiye'de yaşayan gayrimüslimlerin irticai grupların hedefinde olduğu yönünde kamuoyu oluşmuş, ancak AKP tarafından karşıt medyanın da desteğiyle söz konusu olayların Ergenekon tarafından organize edildiği şeklinde yoğun propaganda faaliyetlerinde bulunulmuştur."
Kafes iddianamesine göre, gayrimüslimlere karşı düzenlenecek bir dizi eylemle, arka planda aşırı dincilerin bulunduğu izleniminin yaratılması ve uluslararası camiada AK Parti'nin itibarının zedelenmesi amaçlanmaktaydı.
Görüldüğü gibi bir dipsiz kuyu ile karşı karşıyayız. Kazdıkça, yeni bulgular ortaya çıkıyor. Bu yüzden, Savcı ya da İçişleri Bakanlığı'nın soruşturmanın genişletilmesini engellemeyeceğini düşünüyorum.