Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Nurettin Veren ve The Cemaat'te yeni bir ihanet!

Ne zaman bir ihanet kokusu alsam, Nurettin Veren gelir aklıma. Yanlış anlaşılmasın, Hanefi Avcı'yı "cemaate ihanetle" filan suçlamıyorum. Çünkü, 2 çocuğunu Samanyolu okullarında, -muhtemelen burslu- okutmuş olmasına rağmen, o, "Hizmet" in adamı değildi; olsa olsa bir zamanlar sempatizanıydı. Kitabında zaten Fethullah Gülen'e karşı saygılı bir dil kullanıyor.
İhanetin izini sürmemin sebebi, Polis Akademisi öğretim üyelerinden Önder Aytaç'ın, Samanyolu Haber'in internet sitesindeki bir yazısı. Daha doğrusu bu yazıdaki bazı cümleleri. Yazının başlığı, "Hanefi Avcı, Nurettin Veren mi?" Ama içeriğinde, buna dair bir iddia yok. Nurettin Veren başlığının atılmasının sebebi başka olsa gerek diye düşünürken, gözüme şu satırlar ilişti: "'The Cemaat' içindeki, makam / görev çekişmesi içinde olan, çok az sayıdaki, 3-5 esnaf / işadamı, 8-10 emniyetçi, 3-4 MİT'çi, 5-6 muvazzaf veya emekli subay, 2-3 çakma hocadan oluşmuş ve önceden Fethullahçıymış gibi gözüken, ama her zaman başka başka yerlerle irtibatlı olmuş küçücük bir kemale ermiş grubun, Avcı'yı ama inandırarak ama kandırarak, kendi amaçları doğrultusunda kullanmaları ve onun açıklamalarını, kendi söylediklerine payanda yapmaları söz konusu mu sorusunun yanıtını bulmaya çalışacağım... Fethullah Gülen'in, kendisiyle özdeşleştirilen bir hareketi, hayatta olduğu sürece içerden ve dışarıdan hiç kimseye yedirmeyeceği, onların kişisel çıkarları doğrultusunda kullandırmayacağı kanaatindeyim. Hanefi Avcı da bu bağlamda, 'The Cemaat' içinde, hiçbir müktesebatları olmamasına rağmen, daha fazla hak istemeye kendilerini layık gören bir kısım kişinin oyununa gelerek mi kitabı kaleme almıştır?"

* * *

Şimdi ben tahminlerimi söyleyeyim:
Fethullah Gülen, istihbarata önem verir. Çünkü, derin devletin hedefinde kendisinin ve arkadaşlarının olduğunu iyi bilmektedir. Emniyet bünyesinde, cemaatin bir örgütlenmesi olduğunu hiç tahmin etmiyorum. Ama mutlaka sempatizanları vardır. Sempatizanı olmasa dahi, Ergenekonvari yapılanmaların ülkeye zarar verdiği kanaatini taşıyanlar mevcuttur. Bu çizgideki polisler, bugüne kadar, "Söz gümüşse, sükût altındır" düşüncesiyle ve "Konuşursam başıma iş gelir" endişesiyle susmuştur. Ama artık, bir yandan yargı meselelerin üzerine gidiyor; bir kısım medya da, karanlıkların aydınlanması için gayret sarf ediyor ve en önemlisi siyasi iktidar bu işi çözmeye kararlı. İster "The Cemaat"çi olsun, ister sempatizan, ister ilgisiz ama demokrat kişiler... artık, istihbarata takılan bilgilerin, belgelerin üstü örtülmüyor.
Önder Aytaç'ın yazdıklarından ise şöyle bir sonuç çıkarıyorum: * Fethullah Gülen sonrası, cemaat içinde bir yerlere gelmeye çalışan bir ya da birkaç kişi, hareket halinde. "Yeni Nurettin Veren" derken, büyük ihtimalle, kastedilen kişi ya da kişiler onlar. Avcı'nın "Emniyet'in imamı" diye tanımladığı Osman Hilmi Özdil ise, Gülen'e yakın, ama polis memuru değil. Kendisine intikal eden bazı bilgileri Pensilvanya ile paylaşmış olabilir.
"Gülen istihbarata önem verir" derken, bilerek söylüyorum. 28 Şubat öncesi, Batı Çalışma Grubu'nun faaliyetlerinden, hem Tansu Çiller'i, hem Mesut Yılmaz'ı haberdar etmişti. Onların "Bu Hoca Efendi de niye bu gibi işlere burnunu sokuyor?" diye düşündüklerini bile duymuştum.
Referandum sonrası kitapla ilgili tartışmalar devam edecektir. Belki yeni bilgiler elde edebiliriz. Ama şimdilik kimse dikkatleri başka yönlere çekmek istemiyor. 12 Eylül sonrasında, işin iç yüzü daha iyi anlaşılacak gibi geliyor.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA