Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Bu "teamül" ne zaman başladı?

4 Ağustos, Türkiye açısından önemli kilometre taşlarından biri olarak anılacak. Zira, siyasi irade, dayatma karşısında pes etmedi ve doğru olanı yaptı. Kimine göre, askeri geleneklere aykırı hareket edildi; teamül çiğnendi.
Peki ne zaman başlamış bu gelenek? Yani askerin "kendim pişirir, kendim yerim" havası. 27 Mayıs darbesinden sonra. O güne kadar zaten Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı'na bağlı. Genelkurmay Başkanı da, siyasetçinin emrinde olduğunun bilinci içinde. Nitekim, dönemin Genelkurmay Başkanı Rüştü Eldelhun Paşa, 27 Mayıs cuntasıyla birlikte hareket etmedi. Bu yüzden, emir-komuta zinciri kırıldı. Darbeciler, başlarına eski Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Gürsel'i almakla yetindiler.
Ortada bir gelenek varsa, "Kim ateşledi? Nasıl böyle bir alışkanlık doğdu?", o noktaya eğilmeliyiz.
Bir başka gelenek daha vardı. 27 Mayıs sonrasında, Genelkurmay Başkanlarının, cumhurbaşkanı seçilme teamülü de doğmuştu. Önce, Cemal Gürsel (darbe lideri), Çankaya'ya çıktı. Rakibi anayasa profesörü Ali Fuat Başgil'in, tehdit edilmek suretiyle, adaylıktan çekilmesi sağlandı ve milletvekilleri baskı altında Gürsel için oy kullandılar. Halefi Cevdet Sunay, Genelkurmay Başkanı'ydı. Gürsel'den sonra, o, cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu. Bu "gelenek" Faruk Gürler'in de iştahını kabarttı. Cumhurbaşkanlığı seçimi gündeme gelince (1973), Genelkurmay Başkanlığı'ndan istifa ederek, "Kontenjan Senatörü" oldu. O zamanlar, cumhurbaşkanları sadece parlamentonun içinden seçilebiliyordu. Bu yüzden, Cevdet Sunay, Gürler'i, Kontenjan Senatörlüğü'ne atadı. Ama öncesinde, Gürler'in sağ kolu Turgut Sunalp (Genelkurmay 2. Başkanı), milletvekilleriyle temaslar yürütüyor, üst rütbeli subaylar, hangi milletvekilleri kimi destekliyor diye oy çetelesi tutuyordu. Oylama günü, Meclis localarını üniformalı askerler doldurdu. "Gürler'i seçmezseniz, karışmayız haaa!" şeklinde bir gözdağı veriliyordu. Türk Silâhlı Kuvvetleri, "teamülün!" devamı için ağırlığını koymuştu. Gizli kapılar ardında Ecevit ve Demirel buluştu, Fahri Korutürk'ün ismi üzerinde anlaştılar. Güçleri, ancak bir askeri, aday göstermeye yetmişti. Ama hiç değilse, "teamül" yıkılmıştı. Korutürk'ten sonra, araya bir Kenan Evren fasılası girdi. Onu, gene sivil cumhurbaşkanları takip etti.
Bence 4 Ağustos tarihi de, Fahri Korutürk'ün seçilmesi kadar önemli bir kilometre taşıdır. Unutmayalım ki, o günlerde, darbe yapmak çok kolaydı. Buna rağmen, Demirel ve Ecevit, dik durabildi. YAŞ krizini de, Gül ve Erdoğan'ın dik durması sayesinde aşabildik. Son krizlerin de, kısa bir süre içinde bertaraf edilebileceğini düşünüyorum.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA