CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinin değiştirilmesini bir samimiyet testi olarak ortaya attı. Tayyip Erdoğan, "Varım ama bir şartla. Gelin uzlaşalım, birlikte bir metin yazalım" dedi. Parlamentoyu olağanüstü toplantıya çağırmayı bile teklif etti.
Hiç durmayıp, uzlaşsınlar. İki parti el ele bu maddeyi değiştirsinler. AK Parti tek başına yapabilir ama, darbeye karşı CHP ile birlikte tavır alınmasının farklı bir anlamı olacaktır.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün düşüncelerine katılıyorum. Elbette 35. madde, askere, darbe yapılması imkânını vermez. Cumhuriyeti koruma ve kollama, ancak sivil iktidarın inisiyatifi doğrultusunda gerçekleşir. İç tehdide karşı Olağanüstü Hal ve Sıkıyönetim ilânı, Bakan Kurulu kararı ve TBMM'nin onayına bağlıdır. Daha hafif önlemler bile, Yürütme ve Yasama'nın denetimine tâbi tutulmuşken, askerin "ülke tehlikeye düştü" diye, re'sen karar verip yönetime el koyması imkânı var mı? Asker, TBMM'nin izni olmadan, dış düşmanla dahi savaşamaz. Ama 35. madde, 27 Mayıs'tan beri sürekli istismar ediliyordu. İlk defa 27 Mayıs'ta duyduk bu iddiayı. "İç Hizmet Talimatnamesi'nin 35. maddesi gereği cumhuriyeti koruyup kolladık" dediler.
- Talimatnamenin üzerinde kanun, kanunun üzerinde anayasa ve hukuk ilkeleri var. Talimatnameye dayanarak iktidarı nasıl devirebilirsiniz?
Sonradan bu talimatname kanun haline getirildi.
Böyle bir istismarın, iktidar ve ana muhalefet partilerinin işbirliğiyle kaldırılması çok anlamlı olacaktır. Haydi durmayın, bir an önce TBMM'yi toplayıp, 35. maddeyi değiştirin.