Aşk, ıssız bir adada yaşıyormuş. Bir gün, adanın batmakta olduğunu anlamış. Bir sürü duygu ona, fısıldıyormuş: "Adayı terk et... adayı terk et..."
Ada tam batmak üzereyken, Aşk, bir bakmış Zenginlik, büyük bir teknenin içinde önünden geçiyor.
Ona, "Beni de yanına alır mısın?" diye sormuş. Zenginlik cevap vermiş: "Alamam... Teknemde çok fazla altın ve gümüş var. Senin için yer yok."
Biraz sonra, Kibir gözüne ilişmiş. O da, güzel bir yelkenlinin içindeymiş. Yardım çağrısını Kibir şöyle reddetmiş: "Seni alamam tekneme... Sırılsıklamsın, yelkenlimi mahvedersin."
Gözü Üzüntü'ye ilişmiş. Ona "yardım" diye seslenmiş: "Seninle gelebilir miyim?" Üzüntü, "Off aman off... O kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var" diye onu reddetmiş.
O sırada Mutluluk adanın yakınından geçiyormuş ama o kadar mutluymuş ki, Aşk'ın çağrısını duymamış.
Ve birden bire kulağına derinden gelen bir ses ilişmiş: "Gel Aşk! Seni yanıma alacağım..."
Peki kimmiş bu yaşlıca kişi? Yeni bir kara parçasına vardıklarında Aşk, kendisine yardım eden yaşlıya sormuş:
- Kimsin sen?
- Bana Zaman derler.
- Zaman mı, neden bana yardım ettin ki?
- Çünkü Zaman, ancak Aşk'ın ne kadar büyük olduğunu anlayabilir.