Dün sevgili arkadaşım Canan Civaoğlu telefonla aradı ve Rıfat Koçak'ın sergisinden söz etti. Koçak, Bodrum Kızılağaç'taki atölyesinde çalışmalarını sürdürüyor; Canan ile oradan tanışıyorlar.
Gerçekten gerek heykelleri, gerek resimleri fevkalade özgün bir anlayışı yansıtıyor.
Özay Erkılıç'ın yazdığı aşağıdaki satırları bugün Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi'ne gidenlerin neyle karşılaşabileceğine dair ipuçlarını veriyor: "...Rıfat Koçak'ın Kızılağaç'taki atölyesine geldiğimizde daha yolun başında kafası su saatinden, vücudu tellerle biçimlendirilmiş bir 'korkuluk' karşılıyor bizi. Heykeller yolun her iki tarafına gelişigüzel yerleştirilmiş. Rıfat topladığı hiçbir malzemeyi ziyan etmiyor, atölyesini de, evini de gene öyle çeşitli yerlerden devşirdiği malzemelerle inşa etmiş. Her çivisinde onun el emeği var. Etrafa rasgele konmuş çeşitli aletler, keskiler, oksijen tüpleri, kaynak aletleri. Kalın saç levhaları onlarla kesiyor. Devasa boyuttaki parçaları bile kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan halledebiliyor. Bir tarafta boyaları, fırçaları, eskizleri ve aletleri, diğer tarafta hurdalardan devşirdiği araba parçaları, pedallar, metal levhalar, cam, pleksiglass, krom, demir, kurşun, çeşitli kalınlıkta tellerin yanı sıra doğal malzeme olarak kullandığı çeşitli ağaç kökleri var. Eskinin, artık işlevini yitirmiş, atılmış işe yaramayan parçaları, yeni şeklini bulmak üzere onun ellerinde bir araya geliyor. Okaliptus, keçiboynuzu, gül, zeytin gibi ağaçlarla da çalışan Rıfat, hepsinin farklı özellikler taşıdığını, bazılarına şekil vermenin zor olduğunu söylüyor..."
Bugün,(24 Mayıs) Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi'nde Rıfat Koçak'ın, Takvim-i Takdim resim-heykel sergisi açılıyor. Rıfat, ilk kişisel sergisini 1993'te gerçekleştirdi. "Kâbus ve Korkular", "Ayin", "Helezonik Düşler", "Atölyelerim", "Balıkların Gecesi", "Yokuş Aşağı", "Tren Yolları" gibi dizi resimler yaptı. 3 Haziran'a kadar sürecek bu sergiye vakit bulup uğrayanların farklı bir dünya ile tanışacaklarını şimdiden söyleyeyim.