Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ya da Bülent Arınç gibi AK Parti'nin kurucusu olan isimler, Milli Görüş çizgisinden geliyor. Onlar değiştiler. Hem de, Erbakan yönetimindeki partide, katı bir Batı düşmanlığı güderken, iktidara gelince, Türkiye'yi Batı dünyasına yaklaştıran liderler oldular. Kendileri değişirken, tabanı da dönüştürdüler. İşte burası çok önemli. AK Parti, hem milliyetçi, hem muhafazakâr, hem de bir hayli tutucu kitlelerden oy alıyor. O tabanda, her kesimin farklı bir hassasiyeti mevcuttu. Kimi, Alevilere ters bakardı; kiminin, "Kürt kimliği" denilince, ödü patlardı. Kimi, devletçiydi; birey haklarından ziyade, devletin bekasını savunurdu. AK Parti politikalarıyla, bu taban yavaş yavaş dönüştü. Tabii, zaman zaman tepkiler ortaya çıkıyor ve geri adım atılabiliyor. Ama istikamet ve rota değişmedi. Daha özgürlükçü, alt kimliklere daha saygılı bir Türkiye'ye doğru yol alıyoruz. Şimdi CHP'den beklenen de bu. Kemal Kılıçdaroğlu, Baykal'dan çok farklı olabilir. Her konuyu, bir rejim mücadelesi haline getirmeden, özgürlük ve haklar platformunda tartışabilir ama CHP içinde bir "çıkıntı" gibi durmamalı, kendisine benzer düşüncede olan kadrolarla, hem partiyi, hem de tabanı dönüştürebilmeli.