Bu ülkenin çocuklarına ateş edip öldürmek demokratik hak kabul ediliyorsa, parti liderine girişmek niçin ırkçılık oluyor? Mayın demokrasiyse, yumruk niye faşizm? Yumruğunu adaletin tokmağı yerine koyup, Ahmet Türk'ün burnuna inen kişi, bu ülkede pek çok kişinin duygularına tercüman oldu."
Yukarıdaki satırların yazarı Yılmaz Özdil'in kastını aştığını düşünüyorum. Belki, sadece "Neden Ahmet Türk'e atılan yumruk kadar, Baykal'ın yumurtalı saldırıya muhatap olması infial uyandırmadı?" sorusunu sormak istiyordu. Bir ihtimal, terör örgütü PKK ile içli dışlı olan bir partinin liderinin bu yumruğu hak ettiğini de düşünüyordu. "Mayın demokrasiyse, yumruk niye faşizm?" sorusu bu ihtimali akla getiriyor.
Oysa Baykal ve Ahmet Türk'ün durumları birbirinden çok farklı. Baykal'a atılan yumurtalar, siyasi rekabetten doğmuştur. Elbette kınanacak ve cezalandırılacak bir davranış. Ama "etnik kimliğe" karşı temsili değeri olan bir saldırı söz konusu değil.
Hrant Dink de 301'den yargılandı; ben de yargılandım. Ama Hrant Dink, Ergenekoncu kişiler tarafından mahkemede sürekli taciz ve tehdit edildi. Sonuçta da hedef tahtası haline getirilerek öldürüldü. Ahmet Türk'e vurulan yumruk, Budapeşte'de Mesut Yılmaz'a atılan yumruktan da, Van'da Deniz Baykal'a atılan yumurtadan da önemli. Zira arkasında çok yakıcı problemler mevcut.