Anayasa Mahkemesi'ne kişisel başvuru hakkı getiriliyor. Ama acaba Mahkeme, meseleleri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne uygun bir şekilde çözebilir mi? Bugünkü yapısıyla, demokratik çözümler üretemeyeceğini düşünmek mümkün. Meselâ Tayyip Erdoğan'ın, "Başörtüsü velev ki siyasal simge olsun" cümlesini, Anayasa Mahkemesi, laikliğe aykırı görmüş ve kapatma davasının ana dayanaklarından biri haline getirmişti. Oysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), böyle bir cümleyi, "düşünce hürriyeti" kapsamında mütalâa eder. Buradan yola çıkarak diyebiliriz ki, Anayasa Mahkemesi'ne kişisel başvuru, -mevcut yapı devam ettikçe- sadece AİHM'ye gitme sürecini uzatacaktır; bu yapı ile kişi hak ve özgürlüklerini genişletici yönde kararlar alınamaz.
Yukarıda özetlediğimiz görüş, Anayasa hukukçusu Serap Yazıcı'ya aitti.
Aslında, Anayasa Mahkemesi'nin yapısı değişiyor fakat birdenbire değil. Mevcut üyeler (11 asil ve 4 yedek) emekli oluncaya kadar yerlerini muhafaza ediyorlar. Demek, bir geçiş dönemi yaşanacak. Serap Yazıcı, daha radikal bir değişimden yana: "Geçici maddeyle, mevcut üyelerin görevleri sonlandırılabilirdi" diyor.
İyi de... O takdirde bugün kopan kıyametin, on misli kopmaz mıydı?