TV 8'de her hafta, 8. Gün programına (Perşembe saat 23.15) katılıyorum. Çok güzel ve seviyeli tartışmalar cereyan ediyor. Evvelki akşam, konuklarımız arasında emekli Koramiral Atilla Kıyat da vardı. Konu, bomba yüklü kamyondan açılınca, şöyle bir bilgi verdi: "Kamyonla taşınan bombaların fünyesi yok; bu açıdan onlar ancak bir külçe demir niteliğinde. Dolayısıyla, meskûn mahalden geçerken bir tehlike de yaratmıyorlar."
Bu sözleri hayretle dinledim. Çünkü ilk defa bombaların fünyelerinin olmadığını duyuyordum. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, iki gazeteye konuşmuştu; her şeyi uzun uzun anlatmıştı. Ama bombaların fünyesi olmadığını söylememişti. Hatta Kıyat Paşa'nın bu açıklamaları üzerine, Candaş Tolga ile Haluk Şahin, Genelkurmay Başkanı'nın iletişim hatasını vurguladılar. "Bu kadar uzun konuşacağına, bombaların fünyesinin kamyonda olmadığını söyleseydi, tartışma yatışırdı" dediler. Ben, "Nereden bu bilgiyi aldınız?" diye Kıyat'a sorunca, "Ankara Savcılığı ve Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamasından" cevabını verdi. O kadar dikkatli okumama rağmen, gazetelerde böyle bir bilgi gözüme çarpmamıştı. Eve geldim, araştırdım, Genelkurmay Başkanlığı'nın ve Savcılığın böyle bir açıklaması olmadığını gördüm. Aksine, savcılık, birçok yanlışa dikkat çekiyordu: "Güllük Milas'taki mevcut el bombalarının tümünün Oğulbey Kışlası'na nakli sırasında, görevlendirme yazısında araç plakası, araba markası, kullanıcısının ismi, el bombalarının miktar ve cinsi belirtilmemiş, bombaları taşıyan kamyona, hiçbir aracın eşlik etmediği görülmüştür."
Her zaman demokrat kişiliğiyle tanıdığımız Kıyat, nedense, Balyoz'un dahi sadece bir askeri seminer olduğunu ispat etmeye çalışıyor, bomba yüklü kamyonla ilgili olarak da, gerçek dışı bilgiler veriyordu.
Tartışma programlarında birkaç kere, bu gibi yanlış iddialarla karşılaştım; sonra sütunumda düzelttim. Sözgelimi, Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Erzurum Savcılığı'nın, Erzincan'daki 3. Ordu Karargâhı'nda arama yapılması için verdiği talimatta isim belirtilmiyor" iddiası ya da Süheyl Batum'un, "Adalet Bakanlığı müfettişleri, mahkeme kararı olmadan teknik takip başlatabiliyorlar" şeklindeki sözleri. Veyahut Atilla Kart'ın, "Başbakanlık Müsteşarı, Telekom'da Hazine'nin değil, Ofer'in temsilcisi" demesi. Hiçbirinin peşini bırakmadım ve gerçeği yazdım. Ama gene de, ciddi bir mahreç gösterecekse, sütunumuz Kıyat Paşa'ya açık. Kamyonda fünyelerin bulunmadığı, sadece demir külçelerin yer aldığı bilgisini nereden temin etti?