İnternet Haber, 1989 tarihli bir gazete kupürü yayınladı: "Hürriyet: Deniz Baykal özel demeç verdi: Özal, sivil diktatör"
1990 tarihli Hürriyet'te, gene benzer bir başlık: "Alışkanlıklarından vazgeçmiyor. Özal'ın tek adam olma hevesi"
Günümüzde ise, Nuray Mert'in röportajıyla başlayan bir tartışma var. Mert, "Demokrasi diye tek parti rejimine koşuyoruz" derken, samimi kanaatini seslendirmişti. Ama, farklı çevrelerin, başka maksatla bu tartışmayı sürdürdüklerini görüyoruz. Hatta, Ankara'daki kulis haberlerine göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, dosyasına, sivil dikta münakaşalarında kullanılan gerekçeleri de dahil etmekteymiş. AK Parti'nin anayasa değişikliğini aceleyle gündeme getirmesindeki temel sebeplerden birinin, siyasi partilere ilişkin 68 ve 69'uncu maddeleri değiştirerek, parti kapatılmasını zorlaştırmak olduğu belirtiliyor. İyi niyetle ve kaygı duyarak "Acaba daha otoriter bir rejime mi sürükleniyoruz?" diyenleri anlayışla karşılıyoruz fakat, bu gibi sözlerin, AK Parti'ye tuzak kurmak amacıyla kullanıldığını ya da kullanılabileceğini gözden kaçırmamak lâzım. Özal'ın da otoriter eğilimleri vardı, ama sivil bir dikta kurdumu mu, kurabildi mi? Elbette hayır... Dün, Baykal, Özal'a "sivil diktatör" diyordu; bugün, Erdoğan'a da aynı şekilde hitap ediyor. Nedense "diktatörler" gidiyor, "demokrat" Baykal hep partisinin başında kalıyor.