Söz seçimlerden açılmışken, kulislerde konuşulanları nakledeyim.
1) Mayıs 2011'de, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, istifa eder. Böylece cumhurbaşkanlığı seçimiyle, genel seçimler bir arada yapılabilir. Gül, AK Parti'nin başında seçimlere giderken, Tayyip Erdoğan da, cumhurbaşkanlığı için yarışır.
2) Genel seçimler, 2011'in Mayıs, Haziran ya da Temmuz'unda gerçekleşir. Cumhurbaşkanlığı seçimi de zamanında yapılır. Gül, gerekli altyapı hazırlanırsa uluslararası bir kuruluşun başkanlığına aday olur. Meselâ, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği'ne, ya da UNESCO Başkanlığı'na. Erdoğan, genel seçimlerde parti oyunu % 40'ın üzerine çıkartmışsa, cumhurbaşkanlığını düşünecektir. Ama, Gül, bir dönem daha bu makamda kalmak isterse, iki arkadaş, dost, mutlaka birbirlerini kırmadan, bir uzlaşmaya varacaklardır.
3) Erdoğan Cumhurbaşkanlığı'na aday olacaksa, partisinden istifa edecek, AK Parti Olağanüstü Kongre'ye gidecek. Partiyi toparlayacak sadece iki isim var: Gül aktif siyasete dönerse, genel başkan olur. Bülent Arınç ona sesini çıkarmayacaktır. Gül, aktif siyasetin dışında kalmayı arzu ederse, Olağanüstü Kongre'de Bülent Arınç genel başkan seçilecektir. Tayyip Erdoğan'ın halefi olarak Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ya da Devlet Bakanı Ali Babacan'dan söz ediliyor. Ama bu adayların etrafında herkesin kenetlenmeyeceği belirtiliyor. Gül ya da Arınç olmazsa, Erdoğan sonrası AK Parti'nin bölünme ihtimali kuvvetli.
Diyeceğim o ki, bugünden tahmin etmesi çok zor olan siyasi gelişmeler bizi bekliyor. Öne sürülen piyonlara göre, sonuç, AK Parti için, "şah" ya da "mat" olabilir.