Doğru Yol Partisi ile Anavatan Partisi birleşti. Şu anda, büyük ümit vaat etmiyorlar. Ama siyasette her şey, her an değişebilir. Hüsamettin Cindoruk, "demokratik merkezde" olduğunu söyleyerek, Hikmet Çetin, Süheyl Batum, Yılmaz Büyükerşen gibi isimlere çağrıda bulunmuş. Keşke, gerçekten "demokratik merkezde" olabilseler. Sabih Kanadoğlu'nu andıran söylemleriyle, şimdilik, bu tanımın oldukça dışında görünüyorlar.
Merkez sağın ya da muhafazakâr sağın, böylesine ufalanmasına darbeler yol açtı. 27 Mayıs'ta Demokrat Parti, 12 Eylül'de de Adalet Partisi kapatıldı. Üstelik kurulduğu gün hemen büyümeye başlayan Büyük Türkiye Partisi'ne de 12 Eylül rejimi izin vermedi; bu parti bünyesinde yer alan eski Adalet Partililer cezalandırıldı. Sonra kurulan Doğru Yol Partisi'nin ise, ilk seçimlere katılmasına müsaade edilmedi. 1983 seçimlerine, solu temsilen Halkçı Parti, muhafazakârları temsilen de Turgut Sunalp'in MDP'siyle, Özal'ın ANAP'ı girdi. İşte sağ bu şekilde bölündü. Önce DemirelÖzal rekabeti, ardından da Mesut Yılmaz- Tansu Çiller rekabeti... hatta husumeti, alıştığımız muhafazakâr kitleyi paramparça etti; birbirine düşman eyledi. O noktada da kalınmadı. ANAP içinde Özalcılar, Mesutçular, DYP içinde Demirelciler, Tansucular hasıl oldu. Zaten son kongrede de görüldü. Tasfiye edilen Süleyman Soylu, Tansu Çiller'in takımındandı. Hüsamettin Cindoruk ise, Süleyman Demirel'in emanetçisiydi.
İlk günden moralleri bozmak istemiyorum fakat Mesut Yılmaz bu partide diye, pek çok eski ANAP'lı, Demokrat Parti'ye itibar etmiyor. İşleri zor; yol uzun. Demirel'in dediği gibi, "Siyaset bir maraton." Nefesini iyi kullanan, pes etmeyen sonuçta kazanabilir de.