Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

'Dün'ü kaybettik; 'bugün'ü yitirmeyelim

Bu akşam, saat 00.30'da, atv'de, Deşifre programı, Kürt açılımında, "Dün" ile "Bugün" arasında bir mukayese yapacak. Benimle de gelip konuştular. 1990'ların başını bu vesileyle bir kere daha hatırladım. Erdal İnönü'nün Genel Başkanlığı'nı yaptığı SHP, DEP'lileri parlamentoya sokmuştu. Doğru Yol Partisi'nin lideri Süleyman Demirel, yasaklardan kurtulmuş ve gene başbakan koltuğuna oturmuştu. SHP ve DYP koalisyonu, yurt sathında önemli bir uzlaşma zemini yaratmıştı. Halk, oy versin vermesin, büyük çoğunlukla, istikrar vaat eden bu koalisyonu destekliyordu. Özal da, cumhurbaşkanıydı. Bu şartlar, Kürt açılımında, adım atılmasını kolaylaştırmıştı. Özal, Barzani ve Talabani ile temastaydı. Öcalan'la ilişkiler dolaylı olarak sürdürülüyordu. 13 Mart 1993'te Talabani, Özal, Demirel ve İnönü'ye bir mektup göndererek, Abdullah Öcalan'ın, "Terörizmi araç olarak kullanmayacağız. TBMM'yi tanıyoruz. Kürt sorunu Meclis'te çözülmelidir" dediğini ve bu konuda bir basın açıklaması yapacağını iletmişti. Demirel, "Bekliyorum. Vaziyeti izliyorum. Bu bir haberdir, adam bir defa çıksın konuşsun, görelim" derken, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, "Hele bir basın toplantısını görelim, Apo'nun açıklamalarına göre, Güneydoğu operasyonunda değişiklik yapabiliriz" şeklinde konuşuyordu. Ve Öcalan 15 Mart'ta basın açıklamasını yaptı; 15 Nisan'a kadar tek taraflı ateşkes ilân etti. "PKK'yı meşru bir siyasi partiye dönüştürmek istiyoruz. Güneydoğu'ya silâhsız olarak dönüp siyaset yapmayı arzu ediyorum" dedi. İsmet Sezgin cevap verdi: "Elimizin tersiyle de itmiyoruz; aman ne iyi ettin diye kucağımızı da açmıyoruz." Demirel, "Biz Güneydoğu'ya gönlümüzü vermişiz. Devlet kin tutmaz, intikamcı değildir. Kürt'üm diyen Kürt'tür" sözlerini sarf ederken, hükûmetin 8 Nisan'da açıkladığı plan şu unsurları ihtiva ediyordu:
1) Olağanüstü Hal kalkacak. 2) Pişmanlık Yasası'nın kapsamı genişletilecek. 3) Yatırımlara ağırlık verilerek işsizlik önlenecek. 4) Radyo ve televizyondan Kürtçe yayın yapılacak.
Özal da, 13 Nisan günü, "PKK'ya af" formülünü ilân etti:
1) Oluşturulacak tarafsız bir birim, dağdan inen PKK'lıların yazılı ifadelerini alacak.
2) Eyleme katılmayanlar silâhlarını bırakarak, normal hayata dönecek.
3) Eyleme katılanların da, zaman içinde, seçme ve seçilme hakkı dahil, vatandaşlık hakkından yararlanmaları sağlanacak.
Öcalan, ateşkesi süresiz olarak uzattı.

***

Bütün bunlara ait bilgileri bu akşam Deşifre'de bulabileceğinizi sanıyorum. "Dün" yapılmak istenenler, uzun bir zaman kaybından sonra, "bugün" yeniden gündeme geldi. Kürt açılımı çabaları 1993'ün 24 Mayıs'ında, birliğine giden 33 eri taşıyan otobüsün PKK'nın silâhlı baskınına uğramasıyla sona ermişti. Bu saldırıyı Öcalan üstlenmedi; "Şemdin Sakık yaptı" dedi. PKK'ya, Türkiye'den farklı bilgi gittiği anlaşıldı: Otobüstekilerin, birliğe teslim olacak erler gibi değil de, ağır silâhlarla donatılmış saldırı timi gibi tanıtıldığı ileri sürüldü.
Rivayet muhtelif, ama açılım 33 erin katliamıyla noktalandı. Demek istiyorum ki, yeniden seneleri kaybetmek niyetinde değilsek, dikkatli adımlar atmalı, provokasyonlardan kaçınmalıyız. Şehit yakınları, Habur kapısında cereyan edenlerden dolayı elbette rencide oldu. Ama protesto gösterilerinin yaygınlaşması, kutuplaşmaları derinleştirirse, gene bir uzlaşma sağlanamaz. Yeni şehitler gelir; yeniden canlar yanar. Bunu mu istiyoruz!

NOT: Bu akşam, aynı zamanda TRT1'de Enine Boyuna programında da Kürt meselesini konuşacağız. (Saat 23.25'te)

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA