İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın konuşması, muhalefeti tatmin etmedi. Ama bence, haksızlık yapılıyor. Çünkü Atalay, bir öneriler paketi açıklamadı; sadece, Ekim ayına randevu verdi. Anayasa değişikliğine ya da af konusuna şimdilik mesafeli durmakla birlikte, bu istikamette bir adım atılmayacağını da söylemedi. Meselenin çözümü için anayasa değişikliği gerekli. Üstelik bu değişiklik, öyle bir formül bulunur ki, kimseyi de rahatsız etmez. Sözgelimi, "Türkiye Cumhuriyeti, vatandaşlarının anadiline ve kültürel kimliğine saygılıdır" denilse, kim buna karşı çıkabilir ki!
Ahmet Türk, "Dağ fare bile doğurmadı" cümlesini biraz erken sarf etti. Başbakanın ve bakanların bile vatandaşlarla, birkaç kelime dahi olsa Kürtçe konuştuğu bir ortamda, İçişleri Bakanı Atalay'ın, "Kürt" kelimesini telâffuz etmemesinin DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş tarafından eleştirilmesini ise, aşırı hassasiyet olarak değerlendiriyoruz. Bence DTP, uzlaşmacı tavrını sürdürmeli, öküzün altında buzağı aramadan, Türkiye'nin terör belâsını aşmasına destek vermeli.
Böyle duyarlı bir konuda, her şey kamuoyu önünde de konuşulmamalı. Bakan Atalay, diğer partilerle, özellikle CHP ile mutabakat sağlamadan, nasıl anayasa değişikliğinden söz edebilir? Ya da affı gündeme getirebilir?
Bardağın dolu tarafına bakarsak, bardağı doldurmak kolaylaşacaktır.