Pazar günlerini, bilinçli olarak farklı konulara ayırıyorum. Gülümseyebileceğiniz, üzerinde düşünebileceğiniz hikâyeleri değerli okurlarımla paylaşıyorum. İşimiz hep mayın, Deniz Feneri, Ergenekon ya da askeri belge kovalamak olsa yandık. Hayatın güzel yanlarını da yaşamaya çalışıyorum Kâh İstanbul'da bir balıkçı lokantasında, konserde, sinemada, tiyatroda, kâh - şimdi mevsimi geldi- Bodrum'un farklı mekânlarında dostlarla... Pek azını okurlarıma naklederim ama geçtiğimiz hafta Ahmet Rasim Küçükusta'nın evindeki fasıldan bir nebze söz edeceğim. Bu fasıl, birbirinden değerli sanatçıların ve eşlerinin bir araya gelip, kendi aralarında sanatlarını icra ettikleri düzenli toplantılardan biriydi. İnci Çayırlı, Samime Sanay, Münip Utandı, Çiğdem Yarkın, Adnan ve Yeşim Çoban gibi sanatçılar, önceden hazırladıkları şarkıları seslendirdiler. Kanun üstadı Mithat Özyılmazel, bir solistten diğerine geçilmeden, aralarda, birbirinden güzel şiirler okuyarak, hikâyeler anlatarak bizi güldürdü ya da derin düşüncelere sevk etti. Sütunumda yayınladığım iki hikâyeyi de Özyılmazer anlattı; eline yenileri geçtikçe, benimle paylaşacağı sözünü de verdi.

Soldan sağa: Adnan Çoban, Çiğdem Kırömeroğlu Yarkın (Kahverengi tişörtlü), Yeşim Altınel Çoban, Adnan Mungan, Ahmet Rasim Küçükusta, Mithat Özyılmazel (Kanun), Fahrettin Çimerli (Yaylı tambur.) Arkada gözlüklü Münip Utandı. Oturan: Haki Numanoğlu