Birkaç gün önceki bir yazımda, Açık Toplum Vakfı tarafından yaptırılan "Seçkinler ve Sosyal Mesafe" başlıklı araştırmaya kısaca temas etmiştim. Prof. Füsun Üstel ve Doç. Birol Caymaz'ın araştırmasında, seçkinlerin, azınlıklara, Kürtlere ve AK Parti'ye koyduğu mesafe inceleniyor. Prestijli okul mezunu (Saint Joseph, Dame De Sion, Boğaziçi, Avusturya Lisesi, İstanbul Erkek Lisesi, Galatasaray, Üsküdar Amerikan vs ve çoğu yurtdışındaki önemli üniversitelerden mezun), yüksek gelir sahibi, iyi bir işi olan kişilere, derinlemesine sorular sorulmuş ve onların düşünceleri, duyguları bir rapor haline getirilmiş. Bunlardan bazı örnekler vermek isterim:
Ayla: "Bizim gibi insanlar, yani daha okumuş, daha eğitimli, ailesinde konuşma hakkı olan bireylerden bahsediyorum, bizler, Atatürk'le ilgili herhangi bir anekdot, küçük bir resim karşısında gözlerimiz doluyor; bu birçok şeyi kaybettiğimizi gösteriyor bana göre. Kaybedilen sadece laiklik değil, cumhurbaşkanının o olması, eşinin o olması beni acayip öfkelendiriyor. Kendimi eleştirdiğim zaman diyorum ki, 'Bu insanlar hep vardı; sokakta karşılaşıyordum; şimdi neden gözüme batıyor?' Çünkü çok fazlalar ve biz rahatsız olmaya başladık... İki kızım var ve ben korkuyorum."
Murat: "Dinin bu kadar ön plana çıkarılması, bir noktadan sonra 'Bizden değilsine' getirilmesi çok yanlış bir tutum. Bu da sağ olsunlar bu arkadaşlar (AKP) sayesinde oluyor; körüklüyorlar bu işi."
Cenk: "Adım adım her istediklerini yaptılar. Yavaş yavaş cumhurbaşkanlığına kadar yükseldiler ve bu olay beni çok korkutuyor. 13 yıl önce Abdullah Gül, 'Cumhuriyet döneminin artık sonu geldi' demişti. Bu açıklamasının ardından cumhurbaşkanı olması... Ne kadar değişmiş olabilir ki!"
Haluk: "Benim için en büyük tehlikelerden biri kadrolaşma. Mutlaka kendilerinden biriyle çalışıyorlar."
Melek: "Aslında herkes kadrolaşıyordu ama hep bizim gibi insanlar kadrolaştığı için bunu hissetmiyorduk; şimdi daha farklı insanlar kadrolaşıyor, onun için hissediyoruz. Şimdiye kadar ezilmiş, kıyıda köşede kalmış adamlar, birdenbire güç sahibi oluyor. Bu çok tehlikeli."
Bülent: "Müslümanlığa uzak, tüccarlığa yakın kişiler... AKP'li dindarların din ile ilişkileri daha ziyade maddiyata dayanıyor. Halbuki İslâm, manevi alandan konuşan, başörtüye falan ihtiyacı olmayan bir inanç sistemidir. Bunlar, ancak otoriter yöntemlerle hizaya getirilebilir."
Tolga: "İslâmi tehlike, AKP'nin temsil ettiği menfaat birliği karşısında ikincil önemdedir. Türban konularını, kapatma krizlerini, Ergenekonları birinci plana taşıyorlar ama para hep önde... İddia ediyorum bunu."
Mine: "Kemalizm, modernlik ve cumhuriyetin değerleri aşınıyor. Erdoğan'ın 'Milli Görüş gömleğini çıkarttım' açıklaması inandırıcı değil. İnsan 50 yaşından sonra birdenbire aydınlanıp, ideolojisini değiştirmiş olsa, 'Ulemaya sorun' ya da 'Kadınlar üç çocuk doğursun' filan gibi cümleler kurmazdı."