Açık Toplum Vakfı, Prof. Füsun Üstel ve Doç. Birol Caymaz'a "Seçkinler ve Sosyal Mesafe" isimli bir araştırma yaptırttı. Bu araştırmada, prestijli orta öğretim ve yüksek öğretim kurumlarından mezun, orta-üst gelir grubundan, iyi mesleki pozisyonlara sahip, kendisini cumhuriyetçi, laik değerlerin taşıyıcısı olarak gören kesimler ele alınıyor; Lozan azınlıkları, Kürtler ve İslâmi kesimlere yönelik değerlendirmeleri inceleniyor.
Yüz yüze ve derinlemesine görüşülen bu kişiler, Lozan azınlıklarına, nispeten hoşgörüyle bakıyorlar. Çünkü onları, Türkiye'nin Batı'ya dönük modernleşmeci yüzünün bir parçası olarak mütalâa ediyorlar. Ama azınlıkların sorunlarına karşı duyarlı değiller; burada bir farkındalık eksikliği mevcut. "Kürtlere kültürel haklar verilsin" diyenler çoğunlukta. Bu hoşgörü, DTP ve PKK söz konusu olduğunda tamamen ortadan kalkıyor. Yalnız, Kürt meselesini tanımlarken, bunu, bir "kimlik sorunu" olarak takdim etmekten ziyade, kaynağında iktisadi geri kalmışlık olduğunu söylemeyi tercih ediyorlar. En olumsuz bakış, İslâmi kesime karşı. Türban sıklıkla vurgulanıyor; AK Parti ile ilgili net bir rahatsızlık mevcut. Bunu iki şekilde izah ediyorlar: a) Görünür hale gelen İslâmi kimlik. b) Hak etmemiş kişilerin o seviyeye kadar yükselmesi; yeni türemiş seçkinlerin, kendi mekânlarını işgal etmesi.
"Toplumsal mutabakat sağlanabilir mi?" sorusuna, "Sağlanabilir ama ötekilerde müzakere ve mutabakat zemini yok" cevabıyla, topu dışarı atıyorlar. Türk modernleşmesini tekelinde tutan bu kesim, "Yeni Türkiye" gerçeğini hayretle karşılıyor, öfke ya da hüzün duyuyor. CHP'ye oy vermekle birlikte, liderini benimsemiyorlar; "Baykal gitse sorunlar çözülür" diye düşünüyorlar.