Geçen seneden bu seneye fark, "yaz" ile "kış" arasındaki fark gibi; "gece" ile "gündüz" gibi. Hele filmi iyice geriye sarıp, 1977'ye gidersek... O günkü kanlı 1 Mayıs'ın yerini, zaman zaman puslansa bile, gene de güneşli bir bayram sabahının aldığını görürüz.
Ders: Keçi inadı yerine, herkes bir adım geri atacak ve bir noktada buluşacağız.
Sadece 1 Mayıslar değil, işçi örgütleri de dünden bugüne çok değişti. Sözgelimi, DİSK. 12 Eylül öncesi DİSK yöneticileri, Süleyman Çelebi'nin çizgisinden ne kadar uzaktaydı. Veyahut bana öyle geliyordu. Geçirilen travmalar kolay kolay zihinlerden silinemiyor. Bu yüzden, hâlâ, DİSK'in uzlaşmacı tavrını, Süleyman Çelebi'nin güler yüzlü konuşmalarını yadırgıyorum.
Kanlı 1 Mayıs'ın hayaletinin, hâlâ peşimizi bırakmaması da doğal. Taksim'i işçi kortejlerine kısmen açarak, korkularımızı bu yıl bir nebze giderdik. Önümüzdeki senelerde, adım adım normalleşmeye yakınlaşacağız.
İnsanoğlu, ancak geçmişten ders alırsa doğruyu bulabilir. Geçen yıl başbakan, 1 Mayıs'ın tatil olmasına da karşı çıkmıştı. Taksim konusunda, orta yol arayıp, uzlaşma yerine, herkes kendi pozisyonunda ısrar etmişti. Polis orantısız güç kullanmıştı.
İşte, geçmişten ders alındığı için, tarih tekerrür etmedi.