Son seçimlerde yüzde 2.4 alan DSP'de, yeni bir genel başkan arayışı var. Zaten, Rahşan Ecevit'in bugünkü DSP yönetimiyle bağları çoktan kopmuştu. Ecevit, Mustafa Sarıgül'ün DSP'den aday gösterilmesini içine sindirememiş ve "Ya partiye çekin düzen verin, ya da adını değiştirin" diye, Zeki Sezer'i eleştirmişti.
Bülent Ecevit, sağlığında, demokratik bir kongre yapıp, "En iyi olan kazansın" deseydi, belki bugün sorun yaşanmayacaktı. Ama Sezer, göreve, Ecevitlerin desteğiyle geldi. 239 oy alan Şükrü Sina Gürel'i, açık ara farkla, 576 oyla mağlup etti. Seçildiği gün, Sezer, Bülent Ecevit'e "Gözünüz arkada kalmasın" demişti.
Maalesef, siyaset adamlarımız, hem vaktinde partilerinin genel başkanlığından ayrılmayı bilmiyorlar, hem de ayrılırken, kendilerine tâbi olacağını tahmin ettikleri birisini göreve getirmeyi tercih ediyorlar.
Demirel yasaklıyken, sarf ettiği "Tapulu arazime gecekondu kondurtmam" sözü hâlâ hafızalardadır. Haydi diyelim ki, o yasağı kalkınca yeniden genel başkan olacağı ümidiyle, Hüsamettin Cindoruk'u "emanetçi" seçmişti. Ama Ecevit, yeniden genel başkan olmak da istemiyordu. Fakat bileğinin hakkıyla makamını dolduracak bir şahsın önünü açmak yerine, kendi kriterlerine uygun bir genel başkan buldu.
Zeki Sezer, Ecevitlerin prensiydi ama zaman içinde Rahşan Hanım'a ters düştü. Siyasette hem vefa yoktur, hem de, "emanet-çi" lik oy getirmez. Sezer de kurala uydu. Rahşan Ecevit'in sözünden çıktı lâkin, "emanetçiliği" üzerinden atıp, gerçek bir "lidere" dönüşemedi.
DSP kurtulabilir; tekrar büyüyebilir. Tam bir demokratik yarış olursa, bu yarışa, hem Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, hem de Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül katılırsa ve "iyi olanın kazanmasına fırsat verilirse", DSP'nin önü açılabilir.