Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Sevginin böylesi

Bir otobüs durağında karşılaşmışlardı ilk kez. Biri tıpta, diğeri mimarlıkta okuyordu. Birbirleriyle konuşacak cesareti bulmaları biraz zaman aldı. Sonunda tanıştılar; âşık oldular; okullarını bitirince de evlendiler. Günler günleri, yıllar yılları kovaladıkça sevgileri de büyüdü. Kadın, bazen eve geldiğinde aynanın üzerinde bir not görürdü: "Bir tanem, kütüphanenin ikinci rafına bak..." Kütüphanenin ikinci rafında başka bir not olurdu: "Mutfaktaki masanın üzerine bak ve seni çok sevdiğimi unutma..." Mutfaktaki masadan, salondaki dolaba, sevgi dolu notları okuya okuya koşturan kadın, kimi zaman bir demet çiçek, kimi zaman en sevdiği çikolatalar, kimi zaman da pahalı armağanlarla karşılaşırdı.
Bir gün sahilde dolaşırken, harap durumda bir ev gördü kadın. Üzerinde "Satılık" levhası vardı. Evi almaya karar verdiler. Kadın, "Projeyi kafamda çizdim bile. Kocaman terası olan, martıları kahvaltıya davet edeceğimiz bir deniz evi yapalım burayı" diyordu. Adam, "Amerika'daki tıp kongresinden döner dönmez ararım emlâkçıyı" cevabını verdi.
Bir hafta sonra, yeniden bir araya geleceklerdi ama kocasını uçağa bindirirken kadın gözyaşlarına boğuldu. Adam Amerika'dan döndü ama bir tuhaflık vardı. Konuşmuyor, gülmüyordu. Evi hatırlattığında, "Canım o bizim bütçemizi aşıyor, sen onu unut" cevabını vermişti.
Yıllardır sevdiği adam, duyarsız ve sevgisiz biriyle sanki yer değiştirmişti. Bir gün, dert yanarken, arkadaşı ona, "Kocan seni aldatıyor" dedi. "İşyerimin tam karşısındaki restoranda her öğlen genç bir kadınla yemek yiyor. Sonra sarmaş dolaş biniyorlar arabaya."
Kadın, ertesi gün öğlen vakti, o restoranın hemen karşısında bir köşeye sindi ve sessizce beklemeye başladı. Kocasını aynı hastanede çalıştığı çocuk doktoru bir genç kadınla yemek yerken gördü. Akşam, kocası eve gelir gelmez, bazen bağırıp, bazen ağlayarak, suratına haykırdı her şeyi. Adam inkâr etmedi; bir şeyler geveledi ağzında ve bavulunu alıp gitti evden. Kapıdan çıkarken, "Son bir kez kucaklamak isterim seni" diyecek oldu ama kadın "Defol" cevabını verdi nefretle. İlk celsede boşandılar.
Aradan bir yıl geçti. "Her şeyin ilâcı" denilen söylenen zaman, derdine bir çare olamamıştı. Bir sabah ısrarla çalan zilin sesiyle uyandı. Kapıyı açtığında karşısında, kocasıyla lokantada gördüğü genç kadını buldu. Genç kadın, biraz da zorlayarak içeri girdi ve anlatmaya başladı: "Hiçbir şey tahmin ettiğiniz gibi değil aslında. Çok üzgünüm ama o bir saat önce öldü. Geçen yıl Amerika'daki kongrede öğrendi bir sene ömrünün kaldığını. Buna dayanamayacağınızı biliyordu. Sizi kendinden uzaklaştırmak için benden sevgilisi rolünü oynamamı istedi. Birlikte Amerika'ya yerleştiğimiz yalanını yaydı. Oysa ilk karşılaştığınız otobüs durağının karşısında bir ev tutmuştu. Gece fenalaşmış; bakıcısı beni aradı; son anda yetiştim. Size bu kutuyu vermemi istedi."
Kutuda itinayla katlanmış bir sürü kâğıt duruyordu. İlk kâğıtta "Lütfen bu notları sırayla oku bir tanem" yazıyordu. Sırayla okudu. "Seni çok sevdim", "Seni sevmekten hiç vazgeçmedim", "Senin için ölürüm derdin hep. Doğru söylediğini bilirdim", "Fakat benim için ölmeni istemedim", "Şimdi bana söz vermeni istiyorum. Benim için yaşayacaksın anlaştık mı?"
Kadın kutuda bir anahtar olduğunu gördü. Son kâğıtta ise şunlar yazılıydı: "Sahildeki evimizi senin çizdiğin projeye göre yaptırdım. Kocaman terasta, martılarla kahvaltı ederken, ben seni hep izliyor olacağım."
(Saim Güven'e teşekkürler)

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA