Doğan Medya Grubu'na kesilen vergi cezası, ilk bakışta, adaletten uzak görünüyor. Böyle bir intiba doğmasının sebebi, Tayyip Erdoğan'ın, bu grupla açık polemiğe girişmiş olmasıdır. Üstelik cezadan sonra da, seçim meydanında başbakanın eleştirileri sürmüş, ayrıca, AK Partili Nurettin Canikli, bu konuyla ilgili düzenlediği basın toplantısında, vergi cezasını savunarak, taraf konumuna geçmiştir.
Doğan Medya Grubu, çok büyük haksızlıklara göz yumdu; hatta teşvik dahi etti. Laik cumhuriyeti tehdit altında gösteren yayınlarla, bana göre darbe tahrikçiliği bile yaptı. Bugün Ergenekon tutuklusu olan Adil Serdar Saçan, Organize Suçlar Şube Müdürü iken, Yeni Şafak gazetesine baskın düzenlediğinde, meslektaşlarımızın gıkının çıkmadığını da bilenlerdeniz. Şimdi, bunları saymakta fayda yok.
Ama " Kurt kuzuyu yerken sen ses çıkarmadın; dolayısıyla, sana 'suyu bulandırıyorsun' diyenler karşısında biz de suskun kalacağız" düşüncesini benimsemiyorum. Böyle bir tavır, rövanşisttir; kısasa kısas anlayışı, sadece, yanlışa ve adaletsizliğe hizmet eder ve daima kurtlar kazanır . Medya grubunun, geçmişte sorumsuz davranmış olması, çok sayıda kişinin haksız yere canını yakmış olması, siyasi iktidarın ona "haddini bildirme " gayretine girmesini icap ettirmez. Bu kural haline gelirse, hiçbir medya kuruluşu ya da gazeteci yarınlarına güvenle bakamaz.
Tayyip Erdoğan'ın bu istikamette bir talimatı olmadığına da inanıyorum Ama Türkiye'de " Kraldan fazla kralcılar " yok mu?
Basamaklardan yavaş yavaş inenleri de, hızla tırmananları da, zirveden tepetaklak düşenleri de gören tecrübeli bir gazeteci sıfatıyla, sempati beslediğim Tayyip Erdoğan'a " Dikkat" demek ihtiyacını hissettim.