Ben Diyarbakır'da yaşayan bir vatandaş olsam ne düşünürdüm?
Diyarbakır cezaevindeki işkenceyi, faili meçhul cinayetleri, Kürtçe yasağını unutmazdım ama eskiye takılıp kalmaz ve bölgenin " makus talihini" yenecek adımlar atmaya çalışırdım. İşte Tayyip Erdoğan böyle bir barış imkânını sunuyor yöre insanına.
PKK'nın Kürt kimliğinin tanınmasında olumlu bir rolü olduğunu düşünenlerin bile, artık, çarkın tersine döndüğünü görmeye başlaması gerekiyor. İsterseniz " amaç nedir?" sorusundan hareketle, bu hedefe ulaştıracak tedbirleri bulmaya çalışalım.
Amaç, kimliklere saygı göstererek birlikte yaşamak, ülkenin refah ve huzurundan herkesin, ırk ve inanç farkı gözetmeden yararlanmasını temin etmekse, terör sona ermelidir. En azından Kürt kökenli vatandaşlarımız şiddet eylemleriyle araya mesafe koymayı başarmalı. İşte bu noktada, Diyarbakır halkının, DTP'li Osman Baydemir yerine AK Partili Kutbettin Arzu 'yu tercih etmesi çok önemli. Mahalli düzeyde bu açılım, eğer arzu edilen gelişmeleri beraberinde getirmezse, genel seçimlerde " hatanın" telafi edilmesi mümkün.
AK Parti'nin Diyarbakır'ı kazanma iddiası hayal mi? 2007 seçimleri böyle olmadığını gösteriyor.
2007'de, bağımsızlar %47 oranında oy alırken AK Parti'nin oy oranı % 40.9'du. Bağımsızlara 219 bin, AK Parti'ye ise 191 bin yurttaş oy vermişti. Diyarbakır'da, AK Parti, 6 milletvekili çıkardı; 4 de bağımsız seçildi.
Diyarbakır'da AK Parti'nin kazanması hayal değil. Seçim neticeleri, halkın barış iradesini göstermesi açısından da büyük önem taşıyacak. Vatandaşın sağduyusuna güveniyorum.
Gel kardeşim, sandıkta " barış" için oyunu kullan!