Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

Hani siz ateş çukurunun kenarındaydınız

Müminleri kardeşliğe çağıran Kuranı Kerim, önce dünümüzü hatırlatarak işe başlar. "Siz ateş çukurunun tam kenarında idiniz. Oradan Allah sizi çekip çıkarmıştı" diye hatırlatarak iliklerimize kadar silkeler bizi ayeti kerime (Ali İmran, 103). Müminleri dayanışmaya çağıran ilahi emirler, dünü hatırlatıp böyle başlar. Hani düşmandınız, hani birbirinize yaban düşmüştünüz, hani birbirinize ayrı ve aykırı düşmüştünüz de o sizin aranızı bulmuştu. Sizi birbirinize sevdirmişti de "kardeş" olmuştunuz. Ve hani siz tam da ateş çukurunun kenarında iken ve tam da ateşe düşecekken sizi oradan çekip çıkarmıştı.
Yüce Allah Mekke ve Medine'de azınlıkken galip gelen Hz. Peygamber'in (s.a.v.) sahabesini; fitnenin baş gösterdiği, ayrılık tohumlarının yeşerdiği bir hengâmede insafa çağırır. Medine'deki iki büyük aşireti (Evs ve Hazreç'i) ve Mekkeli muhacir ile Medineli Ensar'ı dünlerini hatırlamaya çağırır. Dün mağdurdunuz ama birleşmiştiniz. Bugün güçlüsünüz ama sakın ayrılığa ve gayriliğe düşmeyin. Zira sizlerin birbirinizle kavganızdan nemalanacak insanlar var. Göremiyorsunuz. Şeytanın nasıl keyiflendiğini bir görseniz.

Bedir'de Ebu Cehil'i yenerken, Medine'de şeytana yenilmek
Ayetler binlerce ton granit taşı ağırlığıyla sahabenin nefsani meyillerinin üzerine iner. Dünü hatırlatır. Dünkü savrulmayı, dağılmayı, yılgınlığı hatırlatır. Ve sanki der ki; Bedir ve Uhud'da büyük dalgaları yenip okyanusu geçtiniz de evinizin önündeki yağmur birikintisinde mi boğulacaksınız? Şeytan saflarınızın arasında dipdiri duruyor; Siz Ebu Cehil'i, Umeyyeleri yıkıp geçtiniz belki ama; şeytan saflarınızın arasında bütün kurnazlığıyla işte öylece sırıtıp duruyor. Saflarınızda bir gedik, sözünüzde bir sertlik, dilinizde bir gevşeklik, kalbinizde bir kibir kollayıp durmaktadır. Darbeyi vurmak için fırsat kollamaktadır. Şeytanın tuzağından sakın gafil olmayın.
Kardeşlik hukukunu korumak zordur. Çünkü insan zafiyeti itibariyle, aynı kulvarda koştuğu insanı çekemez. Farklı kulvarda koşanla pek ayrı düşmez. Çünkü kıskançlığı gerektiren bir durum yoktur bu durumda. Ama hedef aynı oldu mu: nefsanilik, kıskançlık gibi duygular bizi sarmalar. Hangimizi sarmalamadı ki! Hepimiz bu dört günlük dünyanın keşkemeşliği içine savrulmadık mı?

Resulullah'ın (s.a.v.) vefatını okurken

Dün gece Hz. Peygamber'in (s.a.v.) gömülmesiyle ilgili hadislere bakıyordum. Önümde İbn Mace adlı hadis kitabının, rahmetli babama ait on ciltlik şerhi vardı. Onuncu ciltteki bu bölüme saatlerce takılıp kaldım. Medine'de bir gece yarısı Hz. Peygamber'in (s.a.v.) Lahit usulü mezara konuluşunu anlatıyordu. Defalarca okudum. Nasıl mezarına indirildiğini, mezara nasıl konulduğunu, sahabenin gözyaşlarıyla mezar toprağını nasıl suladığını, nasıl ağlaştıklarını uzun uzadıya okudum. Ruhumun, vücudumdan çekilip gittiğini hisseder gibi oldum. İşte dedim ki kendi kendime "en sevgilinin" toprağa verilişi bu kadar işte. Varlığı ve bütün kalabalığıyla hayat bu kadar keskin bir sonla son bulacak. Belki yarın da sen varsın sırada dedim kendi kendime. Yoksa ebedi kalacağını mı sandın. Sıra sana gelmeyecek mi zannettin. Ne yazık ki bazen öyle zannediyorum. Bazen şeytan oynaşıyor bizimle.

Kardeşlik hukukunu bozmayın

Kuran-ı Kerim'de 80'e yakın ayet "Kardeşlik" kavramını konu edinir. Kardeşlik hukukunu bozmamaya çağırır. Aralarında ihtilaf olanları bir araya getirmeye çağırır. "Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz (49/10)" der. Dikkat ederseniz ayet: "aranızı bulun" demez; "aralarını bulun" der. Birincisi zordur, kimse geri adım atmak istemez. Gönül erbabına iş verir Yüce Rabb. Sen düzelt, kalbini düzelt ve kalpleri düzeltmeye giriş, buyurur. Önce düzel, sonra düzelt. Düzelmeden düzeltemezsin.
Müminler rahata erince ve Allah ile Resulüne yönelmede gevşeklik başlayınca çekişmelere zemin hazırlanır. Sonrası işe elbette endişe vericidir: Kuran-ı Kerim bunu açık açık anlatıyor: "Allah'a ve Resulüne itaat edin. Ve çekişip birbirinize düşmeyin. Çözülüp yılgınlaşırsınız. Gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir." (Enfal, 46)

Kardeşinin zafiyetini bekleme
İman edenlerin en büyük kusuru ise, kardeşinin zafiyetini, sendelemesini fırsat bilip üzerine gitmesidir. Çullanmasıdır. Halbuki bunun tam zıddı olmalıydı. Düşeni kaldırmak, çözüleni onarmak, yaralananı tımar etmek lazımdı. Erdem budur zira. Ama ne yazık ki dünya sevgisi, her türlü belanın ve kahrolası didişmenin ve öldürücü fitnenin başı olmaktadır. Kuran-ı Kerim son çağrısını yapar. Soğumuş yürekleri ısıtır. Kaybolmaya yüz tutmuş ümitleri yeşertir.
"Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin."Yani ayetler der ki; "Şeytan zaten aralarını açıp bozmaktadır" (İsra, 53). Size ne oluyor ki şeytana kanıyorsunuz. Tarih boyunca, en sevgilinin vefatı sonrasında, Osmanlı'da ve sonrakilerde hep böyle olmadı mı?

Bir evin tuğlasını sökersen

Hz. Peygamber (s.a.v.) müminleri bir evin tuğlalarına benzetti. Kırılan her tuğla binanın güvenliğini sarsar. Beyaz bir binada üzerine katran dökülmüş tuğlayı söküp attığınızda, belki binanın görüntüsünü düzeltebilirsiniz ama o gediği onarmadıkça binayı kurtaramazsınız.

Şeytana yardım etmeyin
Açıkça günah işlemiş biri Hz. Peygamber'in (s.a.v.) huzuruna getirilir. Hz. Peygamber (s.a.v.) sitem eder. "Neden bu günahı işledin" der. O arada, orada bulunan birisi günahkâr Müslüman'a çatar; "Allah senin belanı versin" der. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) birden rengi atar. Bu sözden rahatsız olmuştur. Döner ve lanet edene şöyle seslenir: "Kardeşinizin aleyhine şeytana yardımcı olmayın. Çünkü bu günahkâr kardeşiniz gerçekten de Allah'ı ve Resulünü sevmektedir." Sahabesini, sahabesine çiğnetmez. Günaha dalmış sahabesini, şeytanın saldırısına uğramış bir yaralı dost gibi görür ve "dostunuza bir mızrak da siz saplamayın" der. Ne muhteşem bir ahlak! Ne erişilmez bir yücelik!

Çevrenizde yangın varsa
Sağa sola bakın. Çevrenizi yoklayın. Kardeşler arasında, müminler arasında bir kalp kırıklığı, bir yılgınlık, bir düşmanlık varsa orada bir yangın var demektir. Yangına su ile git, rahmet ve kardeşlik duaları ve temiz kalple git ki alevi harlandıran değil, söndüren ol. İşyerinde, mahallende, şehrinde, her ayrı düşmüş Müslüman'ı kucakla. Çünkü benim bu yazımın hedefi tam 70 milyon insandır. "Müslümanım" diyen herkes, bizim kardeşlik hukukumuz içindedir zira. Biz doğudan batıya, kuzeyden güneye kardeşlik hukukunu ancak böyle kurabiliriz.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA