Merhum Özal, MGK'nın dayatmacı tavrından hoşlanmaz ve bu kurulu aslâ Bakanlar Kurulu'nun üzerinde kabul etmezdi. Ancak, 12 Eylül dönemi henüz yeni bitmişti; darbecilerin başı hâlen Cumhurbaşkanı idi ve Özal da askerle ilişkileri iyi götürmeye çalışıyordu.
Başbakanlık Müsteşarı iken Özal'ın talimatıyla MGK gündemini ve evrakını didik didik eder, gördüğüm yanlışlıkları ve terslikleri Özal'a anlatırdım. Bu uygulamaya bakanlıklarım sırasında da devam ettik. 1988'de Millî Eğitim Bakanlığım sırasında, MİT Müsteşarlığı'nın mûtad bilgi raporunda şunların yazılı olduğunu görünce hem kahkahalarla güldüm hem de kızdım. Raporun Fethullahçı grupla ilgili değerlendirmesinde, Fethullahçıların Humeynî yanlısı oldukları ve silâhlı terör grupları oluşturarak İslâm Devrimi hazırlıkları yaptıkları yazılıydı.
Doğruca rahmetli Özal'a koşup durumu anlattım. Çok sinirlendi; daha önce de sık sık aramızda yaptığımız gibi, 'Sen üzerlerine git, duruma göre gerekirse ben de konuşurum' dedi.
Evren'in başkanlığında yapılan MGK toplantısında, önce MİT Müsteşarı raporunu okudu. Ben söz alarak Fethullah Gülen grubunu yakînen tanıdığımı, grubun Humeynî rejiminin karşısında olduğunu, terör ve silâhla ilgilerinin bulunmadığını ve raporda yazılanların doğru olmadığını kesin bir dille ifade ettim. Bunun üzerine Müsteşar klâsik bir itiraz şekliyle 'Ama elimizde bantlar var' cevabını verince, 'Burası devletin en üst kurullarından biridir. Varsa çıkarsın bantları da biz de müstefîd olalım' dedim. Bu arada müdahale vaktinin geldiğini gören Özal da beni destekleyerek raporu sert şekilde eleştirdi. Olan biten karşısında çok bozulan Evren, hırsını Müsteşar'dan aldı ve Gülen Grubu hakkındaki gerçeğe aykırı beyanlar rapordan çıkarıldı.