Sevgili okuyucular, bu hafta sizlerle bu çilekeş milleti yıllarca uğraştıran 'kurban derisi' rezaleti konusunda sohbet etmek istiyorum.
Efendim, 28 Şubat Darbesi'nden sonra başlayan kurban derisi toplama kepazeliği, 26 Eylül 2013 gün ve 28777 sayılı 'İçişleri Bakanlığı Yönetmeliği'nde değişiklik yapılarak kurban derisi toplama tekelinin Türk Hava Kurumu'ndan (THK) alınmasıyla sonlandırıldı. Artık THK da diğer bütün sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte herhangi bir zorlamaya başvurulmadan kurban derisi toplayabilecek.
***
Düşünebiliyor musunuz sevgili okuyucular, bu memlekette yıllarca kurban derisi toplama adı altında en katı kapalı rejimlerde, en komik diktatoryalarda bile görülmeyen bir uygulama yapıldı:
Kurbanınızı alıyorsunuz, kesiyorsunuz; derken
'kurban derisi meydan muharebeleri' başlıyor!... Polisi, jandarması, kaymakamı, valisi, askeri, leşkeri, kurban derinizin peşine düşüyorlar. Bir kovalamacadır gidiyor...
'Kardeşim, bu kurbanı ben paramla aldım, size ne?!' diye soruyorsunuz, aldıran yok! Bir defasında
Yukarı Ayrancı'daki kiralık apartman dairemin bahçesinde kurbanımı kesmiş etleri eve taşırken
THK'nın ekipleri baskın yapar gibi üstüme üşüşüverdiler ve kurbanımın derisini almak için çekiştirmeye başladılar. Zaten
28 Şubat'ın haydutlarına kızgınım, bir de bu muameleyle karşılaşınca âdeta çıldırıverdim.
THK ekibinin başındaki herife,
'Ulan, benim kurbanımın derisine ne karışıyorsun, istediğim yere veririm, sana asla vermeyeceğim, mahallenin camiine vereceğim' derken elimizdeki post ikiye ayrılmaz mı! Bunun üzerine herife girişiverdim. Tahmin edeceğiniz gibi soluğu karakolda aldık. Ondan sonraki kurban bayramlarında da apartmanın önünden geçerken,
THK'cıların bağırdığını duyunca hemen bir kova su doldurur, yukarıdan aşağıya kafalarına boşaltırdım. Bir müddet sonra
THK'cılar bizim evi tanıdılar ve evin önünden geçmemeye başladılar.
Sakın yanlış anlaşılmasın, benim ne şanlı ordumuza, ne de
Türk Hava Kurumu'na bir düşmanlığım vardır; 28 Şubat döneminde kızgın olmama rağmen gene de düşman değildim. Ancak, darbeci haydutların bu zorlamaları, bütün toplumu olduğu gibi, beni de çok rahatsız ve rencide ediyordu...
11 Şubat 2003 tarihli yazım, ilk köşe yazılarımdan biridir. Bu yazımda aynen şöyle şikâyet etmişim:
"Bu kurban derisi terörizmi'nin, saçma sapan yönetmelikler ve genelgeler dışında hiçbir kanunî dayanağı yok. Adamlar utanmasalar, Anayasa'ya bile 'kurban derileri Türk Hava Kurumu'na bağışlanır' diye madde koyduracaklar.
Neymiş, kurban derileri 'irticanın finansmanında' kullanılıyormuş. Camileri, cemaatleri, İmam-Hatip Okullarını 'irtica yuvası' olarak gören zihniyet elbette böyle düşünecektir. Sayın baylar, sizin kurbanla, derisiyle ne ilginiz var sanki? Komşunun ikrâm ettiği kavurmayı meze yaparak 'irtica nutukları' atmaktan başka...
***
Ben
THK'nın sivil havacılık hizmetlerini candan destekliyorum. Artık
, 28 Şubat'taki
'zorba THK'nın tamamen değiştiğine, dürüst, namuslu ve çalışkan idareciler tarafından yönetildiğine inanıyorum. Önümüzdeki
Kurban Bayramı'nda isteyen kendi iradesiyle
THK'ya veya bir başka yere kurbanının derisini bağışlayabilir.
Aslında bu yönetmelik değişikliği,
AK Parti iktidarının yapması gereken ilk değişikliklerden biriydi. Lâkin geç kalmış da olsa, nihayet kurban derisi toplama konusunda demokratikleştiğimize çok memnunum.