Ben, Türküyle, Kürdüyle milletimi teşkil eden ve vatanımda yaşayan herkesi seviyorum. Bu terör fitnesinin daha fazla kan dökülmeden bitirilmesini istiyorum. Kürtleri, özellikle yakından tanıyan bir Güney Doğulu olarak gerçekten samimiyetle kucaklıyorum. Çok sayıda Kürt akrabam var. Kürt kardeşlerimizden bir kısmının konuştuğu farklı dil ve lehçeler dışında tamamen aynı inancı, tarihi ve kültürü paylaştığımızı çok iyi biliyorum.
Kısaca, çıkarcı ve eli kanlı teröristleri sevmiyorum ama Kürt kardeşlerimi çok seviyor ve onların dertleriyle hemdert olmaya çalışıyorum.
***
Bu girizgâhı şu sebeple yapıyorum:
Türkiye'nin parçalanmasından endişeliyim;
Türk Milleti'nin en kıymetli parçalarından birini meydana getiren
Kürt kardeşlerimizle uzaklaşmaktan ve aramızdaki bin yıllık bağın zayıflamasından korkuyorum. Terör saldırıları ve bazı yanlış uygulamalar neticesinde yüzde 90'lık
Türk çoğunluğun karşısında
Kürt canlarımın yabancılaşmasından çekiniyorum.
Düşününüz bir kere... Bir yandan imtiyazlı siyasî haklar talep edenler, ayrı millet iddiasında bulunanlar, ayrı dil ve lehçeleri resmî dilin yanına koymaya çalışanlar; bir yandan da
'çokkültürlülük' iddiasıyla, bin yıldır aynı vatanı paylaşan ve aynı kültürle birbirine sarılan insanımızı birbirinden ayırmaya çalışanlar var.
Farkında değil misiniz?
Kürtçülerin (
Kürtlerin değil) bütün talepleri,
Türklerle Kürtleri birbirinden ayırmaya ve uzaklaştırmaya yöneliktir. İnsanların kendi etnik kimliklerini ve anadillerini muhafaza etmeleri kadar tabiî bir şey olamaz. Lâkin ille de içinde yaşadıkları toplumla ve insanlarla farklılıklarını vurgulamak şart mıdır?
Aynı dine, aynı tarihe, aynı kültüre sahip insanları, sadece dil ve lehçe farkı için birbirinden ayırarak ne elde edeceksiniz?!...
***
Bugüne kadar hep siyasî açıdan değerlendirme yaptık. Halbuki, sosyal ve kültürel
'entegrasyon' da en az siyasî bütünlük kadar önemlidir. Hiç şüphesiz kastımız
'tek tiplilik',
'toplum mühendisliği' ve
'asimilasyon' değildir. Bu politikalar
Cumhuriyet'in ilk döneminde denenmiş ve fiyaskoyla neticelenmiştir. Ancak, kendi alt kimliklerini, dillerini ve farklılıklarını muhafaza ederek kaynaşma ve yaşamak neden mümkün olamasın? Yüzlerce yıldan beri başardığımız kardeşçe beraberliği niçin devam ettirmeyelim?...
Ben özellikle
Kürt kardeşlerimiz bakımından endişe ediyor ve üzülüyorum. Teröristlerin ve
Kürtçü ırkçıların başarılı olmaları kolay değildir. Lâkin 30 yıldır devam eden ve son dönemde bilgi eksikliğinden doğan bir endişeye dönüşen süreç, toplumun yüzde 90'lık büyük çoğunluğunda inanılmaz bir tepkiye sebep olmuştur. Aslında, özellikle
PKK muhibbi tâifenin
'ötekileştirme' teranesi ilk olarak gerçekleşmeye başlamıştır.
Bunun sonucunda,
Türk Milleti'ni ve
Toplumu'nu meydana getiren unsurlar arasında -Allah göstermesin çatışma çıkmasa bile- ayrılıklar, farklılıklar ve klikleşmeler başlayacaktır. Toplumun büyük çoğunluğu, yüzde 10'luk parçasına karşı ekonomik, sosyal ve kültürel ayrımcılık yapabilecektir. Bu durum da
Kürt canlarımızı, -Anayasa ve kanun önünde olmasa da- fiilen
'ikinci sınıf vatandaşlar' hâline getirecektir. Devletin kurucu unsurlarından birisi olan
Kürt canlarımız, bir avuç hain ve çıkarcı terörist yüzünden
'azınlık' durumuna düşecektir.
Türkiye'nin parçalanmasını ve ayrı bir devlet kurulmasını isteyenleri zaten biliyoruz. Ben, bu yazıyı, hiçbir kabahati olmayan
Kürt kardeşlerime ve akrabalarıma yazıyorum. Bu arada
'yakınlaşmayı' murat ederek
'uzaklaşmaya' sebep olan bazı idarecilerimiz de bu samimî ikazlarımı dikkate almalıdır.