Bebek katili, teröristbaşı Apo, PKK destekçisi medyanın da gayretiyle, yeni bir 'Mandela' gibi takdim edilmeye çalışılıyor. Başbakan Erdoğan'ın ve terörle mücadele edenlerin sanki hiçbir dahli yokmuş gibi, Türkiye'de terörün sonlandırılması, bizzat terörist başının iradesine bırakılmış gibi gösteriliyor. Apo da yeni bir Mandela edasıyla kendisine tahsis edilen adada ahkâm kesmeye devam ediyor.
Evvelâ şu gerçeği altını çizerek belirtelim ki, Güney Afrika lideri Nelson Mandela ile Öcalan'ın hiçbir benzer tarafı yoktur. Mandela öncesinde Güney Afrika'da nüfusun yüzde 80'ini meydana getiren zenciler insan bile sayılmazlardı. Türkiye'de tarihin hiçbir döneminde buna en ufak şekilde benzeyen şartlar yaşanmamıştır. Kürtler, aslâ bizim 'zencilerimiz' olmamış, daima can kardeşlerimiz olmuştur.
Mandela, bir fikir adamıydı, ciddî bir filozoftu. Mandela, Apo gibi kan dökmemişti; başına geçip yönettiği bir terör eylemi yoktu. İzinsiz yurtdışına çıkmak ve halkı kışkırtmak iddialarıyla yargılandı ve 27 yıl hapis yattı. Apo'nun ise, işlemediği suç, yapmadığı ahlâksızlık kalmamıştır.
Öcalan'ın plânı açıktır: Terörü kullanarak çeşitli entrikalarla cezaevinden çıkmak ve Mandela edasıyla siyasete girmek. Tarhan Erdem gibi araştırmacılar dahi böyle olacağını söylüyorlar. Lâkin bu sinsi oyunlara milletimiz aslâ müsaade etmeyecektir.
***
Geçen hafta
Paris'te üç
PKK'lı kadın öldürüldü. Büyük ihtimalle
PKK'nın kendi iç hesaplaşmasıydı veya ortalığı karıştırmak isteyen yabancı servislerin marifetiydi.
PKK, daha önce de müteaddit defalar sahneye koyduğu gibi, kendi bünyesindeki teröristleri hem öldürtüp hem de kahraman yapmaya çalışıyor. Hiçbir etik endişesi olmayan eli kanlı bir terör örgütünün bu uygulamasını normal karşılıyoruz.
Bizi asıl üzen,
Türkiye'deki medyanın, birisi terör örgütünün kasadarlığını yapan üç eli kanlı teröristi âdeta kahraman gibi takdim etmesi ve sorumsuzca terör örgütünün emellerine âlet olmasıdır. Göreceksiniz, kim bilir kaç
Mehmetçiği ve günahsız sivilleri katleden bu teröristler için nasıl cenaze töreni düzenlenecek ve ne kadar alçakça bir psikolojik harekât yürütülecektir. Bu oyunlara âlet olanlara yazıklar olsun!...
***
Mesele, görüşme sürecinin sabote edilmesi idiyse, daha birkaç gün önce yapılan
Hakkâri saldırısına ne demeli?... Orada şehit düşen
Adanalı fukara uzman çavuş
Mehmet, kimin umurunda?!... Yüz civarında teröristle gerçekleştirilen bu saldırı önceden haber alınmasaydı, belki de 20-30 civarında askerimiz şehit düşecekti.
Aslında
PKK,
Hakkâri saldırısını
'Daha biz gücümüzü devam ettiriyoruz' mesajı vermek için düzenlemiş ve malûm görüşmelerde elini güçlendirmek istemiştir. Halbuki, terörist sayısının binin altına indirildiğini ve
PKK'nın dağılmakta olduğunu bilmeyen yoktur.
Ne yapalım? Söz verdik, görüşmelerin neticelenmesini mâkul bir müddet bekleyeceğiz. Kızılcık şerbeti içmeye devam edeceğiz.