MHP, CHP'den sonra Türkiye'nin yaşayan en eski partisidir. 'Türk Milliyetçiliği' esasını benimsemiştir. Lâkin bu milliyetçilik anlayışı aslâ ırkçı ve ayrımcı olmamıştır. MHP'nin milliyetçiliği, ırk esasına dayanmayan bir 'kültür milliyetçiliği'dir. Bu milliyetçiliğin esas motoru millîlik ve millî heyecandır. Bu anlamda bir MHP'li, vatansever ve idealisttir. İşte 'ülkücülük' de bazı gençlik kuruluşlarının faaliyetlerinden ziyade, bu mefkûreyi ve ideali taşımanın müşterek tavsifidir.
MHP'yi, isminin tercümesini yaparak yanlış değerlendiren Batılı siyaset bilimcileri ve teorisyenleri, bazen kasıtlı olarak iki savaş dönemi arasındaki Nasyonal Sosyalist ve Faşist partilere benzetmeye kalkmışlar, bizim MHP düşmanı eski Marksist eylemci medya mensupları da biraz da kuyruk acılarının tesiriyle MHP'yi hep karalamışlardır.
Halbuki, sadece MHP milliyetçiliği ile ırkçı- bölücü Kürt milliyetçiliğini bile mukayese etseniz, aradaki dev uçurumu ve korkunç farkı görebilirsiniz. MHP milliyetçiliği hiçbir ırk ayrımı yapmadan Kürtleri kardeş bilerek bağrına basarken, PKK-KCK-BDP açıkça ırk esasına göre bölücülük yapmakta ve bunu düşmanca terör eylemleriyle sürdürmektedir.
***
Efsanevî lider
Alpaslan Türkeş'in irtihalinden sonra
MHP,
Devlet Bahçeli'nin Genel Başkanlığı zamanında, 1999 Genel Seçimlerinde yüzde 18 oy alarak seçimi,
DSP'den sonra ikinci bitirme başarısına ulaştı.
Bahçeli, rahatlıkla
Başbakan olabilecekken, fazlasıyla ihtiyatlı, hattâ ürkek davranarak Başbakanlık koltuğunu
DSP lideri
Ecevit'e bıraktı. Oluşturulan koalisyon sırasında,
Bahçeli'nin
Ecevit ile yakın ilişkisi, milliyetçi- muhafazakâr tabana sahip olan
MHP'lilerin pek hoşuna gitmedi.
Devlet Bahçeli,
MHP câmiasında çok çeşitli sebeplerle devamlı olarak eleştirilen bir genel başkan oldu.
Türkiye'deki son yirmi yıllık siyasî ortamın,
MHP'nin gelişmesi ve yüzde 20'leri geçmesi için çok uygun olduğu, siyasî gözlemcilerin kabul ettiği bir gerçektir. Buna karşılık,
MHP, 2002 seçimlerinde oylarını yüzde 8'e düşürerek barajı geçemedi; 2007 seçimlerinde yeniden barajı aşarak yüzde 14.7 oy alan
MHP, 2011 seçimlerinde ise ancak yüzde 13'e ulaşabildi. Bu tablo,
MHP'nin gerilediğini ve yönetici kadronun başarısızlığını göstermektedir.
***
Devlet Bahçeli ve ekibinin
MHP'yi yönetim tarzı, özellikle pasif kaldıkları ve statükocu oldukları iddiasıyla son 10 yıllık dönemde gittikçe artan şiddette
MHP tabanında eleştirilmiş;
Bahçeli ve ekibinin değiştirilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
MHP câmiasında ve
MHP sempatizanı aydınlar arasında bu görüş, yaygın bir kanaat hâline gelmiştir.
Bundan önceki
Kongre'de,
Bahçeli'nin karşısında adaylığını koymak için çalışan
Prof. Dr. Ümit Özdağ, ismi etrafında hiçbir spekülâsyon yapılamayan, başarılı, karizmatik ve pırıl pırıl bir aday adayı iken, tamamen antidemokratik ve hukuk dışı bir yöntemle partiden ihraç edilerek adaylığı engellenmiştir.
Pazar günkü son
MHP Kongresi'nde ise delegeler, dürüst fakat başarısız bir aday ile ismi etrafından spekülâsyon yapılan bir aday arasında tercih yapmak zorunda kalmışlardır. Mevcut
Genel Başkan Bahçeli'nin başta bulunmasının avantajına karşılık, rakibi
Koray Aydın 441 oy toplayarak bizce tahmin edildiğinden daha başarılı olmuştur.
***
Son
Kongre,
MHP için önemli bir dönüm noktasıdır. Eğer, lider
Bahçeli, gerçekçi bir değerlendirme yaparak 2014 seçimlerine kadar olan kısa sürede kendisini, ekibini ve faaliyetlerini yenilemezse, hem önümüzdeki genel seçimleri kaybeder, hem de bir daha Genel Başkan seçilemez.
Türkiye ve demokrasimiz için çok önemli bir siyasî parti olan
MHP'nin yenilenmesini ve başarılı olmasını dileriz.