Sevgili okuyucular, biliyorum içinizden 'Çirkefe taş atma üzerine sıçrar' diyorsunuz ama ben bugün Türk basınının gelmiş geçmiş en çirkef kalemine taş atacağım. Daha doğrusu, üzerime sıçratmaya çalıştığı çamuru ve çirkefi silkeleyeceğim. Emin Çölaşan, Sözcü gazetesindeki dünkü yazısını 'Muhbir Hasan'ın ihbarı' başlığıyla yazarak gene paçama saldırmış.
Bu nâbekar militarist, benim 28 Temmuz 1997 günü, yani 28 Şubat Darbe Dönemi'nde, darbeciler hakkında cesaretle yaptığım suç duyurusunu darbecilerin emrindeki Nuh Mete Yüksel'in nasıl savsakladığını ballandırarak anlatmış ve beni 'muhbir' ilân etmiş. Dinle Emin Çölaşan! 28 Şubat Darbesi aleyhindeki bu hukukî mücadelem, hayatımdaki en şerefli icraatımın başında gelir. 28 Şubat'ta sen darbeci rezillerin postalını yalarken, ben gözaltına alınıp ardından da cezaevine konularak bu şerefli mücadeleyi yürütmüştüm. Artık Türkiye'de çok şükür, ne 28 Şubat darbecileri ne de onların emrindeki Nuh Mete Yüksel'ler var. Senin 'mutlu' darbe günlerin çok uzaklarda kaldı. Bana attığın çamurlar ise senin jakoben yüzüne bulaşıyor.