Tanıdığım bütün CHP'li dostlarım bana şu bildik soruyu soruyorlar: 'Ne olacak bu CHP'nin hâli?' CHP'yi tutan medya bülbülleri de artık CHP'den ümitlerini kestiler ve acı acı tenkide başladılar...
Lütfen timsahın gözyaşlarına benzetmeyiniz; ben bu CHP'nin hâline cidden çok üzülüyorum. Zira CHP'nin ana muhalefet yerini dolduramaması, Türk demokrasisinde boşluk oluşturuyor. Zayıflıkları ve devamlı olarak kırdıkları potlar yüzünden kendilerini bir türlü toparlayamıyorlar ve ana muhalefetin denetim görevini yerine getiremiyorlar.
Üst üste topladıkları kurultaylara rağmen hâlâ partinin ana doktrinini tespit edip iddia ettikleri 'Yeni CHP'yi oluşturamadılar. CHP'de hâlâ her konuda, her kafadan ayrı bir ses çıkıyor.
***
CHP'nin açmazlarını on yıldır sütunumda yazıp duruyorum.
Baykal, eskiden beni arar,
CHP hakkındaki yazılarım konusunda görüş beyan ederdi. Şimdi ise, aslında muârefemiz olan
Kılıçdaroğlu'ndan ve ekibinden hiç ses çıkmıyor. Herhalde benim peşin hükümlü ve hasımları olduğumu düşünüyorlar.
Halbuki yıllardır yazıp çizdiğim tavsiyeleri uygulasalardı, şimdi çoktan yerine oturmuş ve yüzde otuzları geçmiş ciddî bir ana muhalefet partisi olmuşlardı.
CHP'nin temel açmazı,
Şeflik Dönemi'nden beri sırtında taşıdığı, artık tamamen devrin gerisinde kalan meşhur
'altı ok'u ve özellikle
'devletçi', tepeden inmeci, jakoben politikasını değiştirememesi ve iddialarının aksine
'değişim'e kapalı olmasıdır.
Son kurultayda da
'altı ok'tan vazgeçilememiş ve ne yazıktır ki yine statükoculuk kazanmıştır. Aslında
'Yeni CHP'ye samimiyetle inanan lider
Kılıçdaroğlu,
CHP'yi olumlu yönde değişime sokmaya muvaffak olamamıştır.
CHP'nin politikası bellidir:
Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmaktan korkmakta ve yüzde yirmiler civarında oy potansiyeli olan klâsik politikasını devam ettirmektedir.
CHP'nin klâsik tabanı, genel bir çerçevede ifade edilirse,
ulusalcılar ve
Alevilerden oluşmakta; ayrıca eski geleneksel tabanıyla mevcut iktidara karşı olanlar bu tabana eklenmektedir. Oysa
Türkiye nüfusunun yüzde 90'ından fazlası, aslen
Türk ve
Sünnî olan, muhafazakâr değerlere sahip bir ana kitleden oluşmaktadır.
CHP, gerçekleştirebileceği değişimle bu ana kitlenin tabanına hitap edebilecektir.
***
Batı demokrasilerinin başarılı sosyal demokrat partilerinin
Türkiye şartlarına uygun bir versiyonu olarak
CHP'nin şu değişimi gerçekleştirmesi lâzımdır:
1. CHP, önce gerçek anlamda sosyal demokrasiyi benimsemeli ve militarizmden uzak durarak
27 Mayıs'ta alnına yapıştırdığı etiketi değiştirmelidir.
2. CHP, millet iradesi dışındaki jakoben ve tepeden inmeci güçlerden vazgeçmeli ve tümüyle halkın iradesine sığınmalıdır. Artık
Anayasa Mahkemesi'ne ve diğer odaklara ümit bağlamamalıdır.
3. CHP, daha fazla halkla haşır neşir olmalı ve ana kitlenin yönelimlerini doğru değerlendirmelidir. Jakoben elitizm,
CHP'ye zarar vermektedir.
4. CHP, irtica bezirgânlığından tümüyle vazgeçmeli ve milletin manevî değerlerine sahip çıkmalı ya da en azından saygı gösterebilmelidir. Açıkçası
CHP,
'din düşmanı' imajını silmelidir.
5. CHP, sosyal demokrasinin icaplarını yerine getirmeli, yeni ve gerçekçi sosyal projeler yapıp halka anlatabilmelidir.
6. CHP, bir yandan da
Anayasa'nın temel esaslarına sahip çıkmalıdır.
***
CHP'de son günlerde
'olumsuz' yönde bir değişim görülüyor.
CHP, ana kitleyi bir tarafa bırakmış, marjinal oy tabanına şirin gözükmeye çalışıyor. Bu bakımdan
CHP'de üç yanlış eğilim müşahede ediliyor:
Birincisi,
CHP sosyalizme ve aşırı sola kayıyor.
İkincisi,
CHP ırkçı-bölücü
BDP'nin peşine takılmış görünüyor.
Üçüncüsü,
CHP Alevîcilik ve mezhep ayrımcılığı yapıyor. Yüzde 5'lik
Alevî oylarına şirin görünmek için
'Alevî Partisi' imajını veriyor. Halbuki,
Alevî canlarımızın çoğunluğu
Kürtçülüğe ve
sosyalizme sıcak bakmıyor.
Bizden söylemesi,
CHP'nin bu çıkmaz yoldan bir an önce kendini kurtararak derlenip toparlanması zorunludur.