AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, on yıla ulaşan iktidar ve Başbakanlık döneminde, genel bir bakışla son derece başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Başbakan Erdoğan, sık sık istismar edilen az sayıdaki hatâsına mukabil, Türkiye'ye doğru ve isabetli politikasıyla çok şey kazandırmış; on yıl önceki Türkiye'yi ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve diplomatik bakımdan defalarca katlayarak bambaşka, ileri ve iddialı bir ülke haline getirmiştir. Bunun aksini söyleyenler, kamuoyu nazarında haksız ve gülünç duruma düşmektedirler.
Erdoğan, on sene önce teslim aldığı ekonomiyi üç defa katlayarak büyütmüş; bütün dünya finans krizi içinde kıvranırken, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi hâline getirmiştir. Erdoğan'ın kısa sürede, mevcut bütün olumsuz göstergeleri müspete çevirerek gerçekleştirdiği olağanüstü başarı, dünyada bir 'ekonomik mucize' olarak kabul edilmektedir.
Sosyal demokrat ve halktan yana geçinenler hasetle seyrederken Erdoğan, gerçekleştirdiği sosyal tedbirleriyle, uluslararası ölçütler çerçevesinde sosyal adalet rakamlarını düşük ve orta gelirli grupların lehine çevirmeye muvaffak olmuştur.
Lâkin, Başbakan Erdoğan'ın en büyük başarısı, Türkiye'deki mevcut 'militarist vesayet rejimi' ile 'jüristokratik zihniyeti' yıkarak kısıtlı olmayan 'ileri demokrasi'yi gerçekleştirmesidir. Erdoğan, yarım asırdan beri devam eden 'Darbeler Dönemi'ni bitirmiş ve kendisine tevdi edilen millet iradesini lâyıkıyla temsil edebilmiştir. Başbakan, bu büyük siyasî değişimi gerçekleştirirken, başta TSK olmak üzere devlet kurumlarının da yara almamasına dikkat etmiş ve aradaki dengeyi kurmuştur.
Başbakan Erdoğan'ın iktidarı döneminde, Türkiye bambaşka bir ülke ve uluslararası câmiada ağırlığı artan bir devlet hâline gelmiştir. On yıl öncesinin pasif, meseleler içinde bocalayan ve bölgesi dışında etkisi hissedilmeyen devletin yerini, dış politikada 'küresel güç' hâline gelmeye başlayan 'güçlü' bir devlet almıştır.
Bütün bu olağanüstü başarıların altında hiç şüphesiz Başbakan Erdoğan'ın imzası bulunmaktadır.