Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN CELAL GÜZEL

Hem mücadele hem müzakere olmaz

Başbakan Erdoğan, özellikle son yıllarda, terörle mücadele ile Kürt kardeşlerimizin meseleleri arasındaki farkı çok doğru şekilde teşhis etmiş ve açıkça ortaya koymuştur. Terörist saldırılarına karşı çıkmak vatan savunmasıdır ve başta gelen vazifemizdir. Güya Kürtlerin haklarıyla ilişki kurularak gerçekleştirilen bu saldırılar, eşkıya tarafından 'savaş' olarak nitelendirilmekte ve devletin verdiği hakların bu terör eylemleri sayesinde elde edildiği propagandası yapılmaktadır.
Halbuki Başbakan Erdoğan ve siyasî iktidar, haklı olarak terörist ile Kürt kardeşimizi ayırmakta; 'Demokratik Açılım' ve 'Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi' gibi faaliyetlerle özellikle Güneydoğu halkımızın yanında yer almaktadır. Irkçı-bölücülerin düzenledikleri terör eylemleri, bilâkis tersine tepmiş ve halkın meşru taleplerinin yerine getirilmesini geciktirmiştir.
'Demokratik Açılım'ın muhatabı, eli kanlı PKK-KCK canîleri değil, Kürt kökenli masum ve mağdur vatandaşlarımızdır. Teröristlerin saldırıları, devlet olarak onları muhatap almamızı gerektirmez. Aksi takdirde, zor karşısında boyun eğen ve teröre teslim olan zaaf içerisinde bir devlet durumuna düşeriz.

***

Dünyada terörle mücadele örneklerini incelerseniz, hiçbir olayda teröristlerin silâhlarını bırakmadan ve terör eylemlerinden vazgeçmeden müzakere masasına oturulduğunu göremezsiniz. Bizde olduğu gibi, bir yandan terörist câniler saldırılarına ve cinayetlerine devam edecekler, hattâ devleti tâvize zorlamak için bu eylemlerini arttıracaklar; diğer yandan siz de 'müzakere'den bahsedeceksiniz, bu mümkün değildir.
İstihbarat kuruluşu temsilcileri terör örgütü ile gayriresmî temaslarda bulunabilirler. Esasen, -bize göre yanlış olarakdaha önce bu yapılmış fakat hiçbir müspet sonuç alınamamıştır. Bu gibi örtülü temaslar her zaman yapılabilir. Lâkin, terör örgütüyle mevcut şartlar altında hiçbir ilişki kurulamaz.
Başbakan
'ın, İstanbul İl Kongresi'nde 'nekrofil' olarak adlandırdığı ve terör örgütünün açıkça temsilcisi olan BDP'liler ile temas kurulması da PKK ile görüşülmesiyle aynı mânâya gelir. Terör saldırıları devam ederken bu da yapılamaz. Başbakan'ın aradaki 'ip'ten kastettiği, protokoler bir münasebeti geçemez.
Esasen, PKK/BDP ile yapılacak bir siyasî müzakerede, önce devlet içinde devlet anlamına gelen 'siyasî kimlik', sonra sırasıyla 'özerk yönetim', 'federasyon' ve 'bağımsızlık' talepleri sıralanacaktır. Bunların hiçbirinin karşılanması mümkün değildir.
***

Terörün sona erdirilmesi gerçekten samimiyetle isteniyorsa, önce silâhlar bırakılmalı ve terör eylemleri tamamen durdurulmalı, böylece müzakere zemini sağlanınca görüşmelere başlanmalıdır.
Dayanma gücünün sonuna gelmesine rağmen, terör örgütünün henüz silâh bırakacağını zannetmiyoruz. Bu durumda terörle mücadelenin hızlandırılmasını ve teröristlerin etkisiz hâle getirilerek teslim olmalarını sağlamak gerekir. Şapşal veya suiniyetli 'barış güvercinleri' kafaları karıştırmazsa, birkaç ay zarfında bu hedefe varılması mümkündür.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA