Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN CELAL GÜZEL

'Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet hangi milletin devleti?'

Sadi Somuncuoğlu, tecrübeli bir politikacı ve daha önemlisi, görüşlerine çok değer verdiğim bir fikir adamıdır. 'Millî Düşünce Merkezi' Başkanı olarak Kasım 2011'de hazırlayıp dağıttığı 'Yeni Anayasa'nın Şifreleri' isimli kitapçığı bütün okuyucularıma tavsiye ediyorum.
Somuncuoğlu, yazıma başlık olarak koyduğum henüz yayınlanmamış makalesinde, kendi ifadesiyle, "Sıfırdan 'yeni ve sivil' anayasa yapacağız iddiasıyla, Türk Milletinin bin yıllık egemenliğini temelden sarsacak düzenlemelerin yapıldığı görülecektir" diyor ve yapılan aykırılıkları sıralıyor. Somuncuoğlu'na göre, Anayasanın müsait hale getirilmesi için de bölücü teröre 'demokratik ve siyasî çözüm' bulunması gerekiyor. Bunun için:
1.
Ya Türk adı anayasadan çıkmalı veya diğer etnik adlar da girmeli.
2. 'Türk etnik' grubu ile diğerleri devlete ortaklıkta eşit konumda olmalı.
3. Ana dillerde eğitim kabul edilmeli.
4. Etnik özerk bölgeler kurulmalı. Evet Türkiye'ye dayatılanlar, bu kadar sade ve açıktır.

***
TBMM'ye görüş bildiren STK'ların önerilerindeki bazı ortak noktaları: 'Anayasadan Türk adı çıkarılmalı, egemenlik açısından bütün etnik gruplar eşit konuma getirilmeli, ana dilde eğitim ve öğretim yapılmalı ve etnik özerklik tanınmalı' şeklinde özetleyebiliriz.
Bu teklif sahiplerinin taleplerinin nasıl bir sonuca yol açacağı konusunda en ufak bir fikir sahibi olduklarını sanmıyoruz. Birbirlerinin ağızlarına bakarak klişeleşmiş bir takım sözleri sloganlar hâline getirip 'demokratik' ve 'sivil' anayasaya ulaşılamaz. Olsa olsa kimliksiz, şahsiyetsiz, egemenliğin kime ait olduğu belli olmayan uydurma bir metin ortaya çıkarılır.
Coğrafyadan ibaret bir 'vatan' ve tamamen kimliksiz bir 'millet' anlayışıyla gerçek bir 'devlet' olmak mümkün değildir.
***
Prof. Dr. İskender Öksüz
, 'Türk Millî Egemenliği Sona Ererken: Onlar Millet, Biz değiliz' başlıklı makalesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nde 'Türk' egemenliğine son vermeye kalkışanların postmodernist anlamda üst söylemini şöyle sıralıyor:
1. Bugünün dünyasında millet ve millî devlet yok olmuştur.
2. Bizim de dünyaya ve AB'ye uymak için Türk, Türk Milleti gibi kavram ve inatlardan vazgeçmemiz gerekir. Zaten tarihte Türk diye bir millet yoktu; Türk Milleti Kemalistler tarafından icat ve inşa edilmeye çalışılmıştır.
3. Egemenliğin kaynağı millet değildir. Halktır. Halk ise düzinelerce farklı etnisiteden oluşur.
4. Hatta bugünün dünyasında egemenlikten bahsetmek bile yanlıştır.
Açıkça ifade edelim ki, bu iddiaların hiçbiri doğru değildir. 'Millet' ve 'Millî Devlet' fikri, uluslararası alanda geçerliliği olan tek gerçekçi fikirdir. 'Türk Milleti', dünya medeniyeti sahnesinde yer almış en köklü ve eski millettir. İkibin seneye yakın bir perspektifte bu isimle var olmuş, kültür ve medeniyetini devam ettirmiştir.
'Halk', toplumsal bir kavramdır; siyasî kimlik ifade eden 'millet' ile tamamen farklıdır. Egemenlik, toplumsal değil millî ve siyasî bir kavramdır.
***

Kısaca, Anayasa'nın 'Genel Esaslar' içinde düzenlenmiş 'Egemenlik' başlıklı maddesi aşağıdaki gibi olmalıdır:
'Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini Anayasanın koyduğu esaslara göre TBMM eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.'

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA