Terörle mücadele müzakere/ pazarlık taraftarlarına bir türlü şu gerçeği anlatamadık: Terörle mücadele örnekleri incelendiğinde, terör örgütü silâhını bırakmadan müzakereye oturulan ve netice alınan tek durum gösteremezsiniz. Müzakere, ancak terörist iyi niyetle anlaşmayı kabul edip de silahını bırakırsa başlatılabilir.
Üstelik, milletler câmiasında sözü geçen büyük bir devlet de zaten bütünlüğünden tâvize yol açacak hiçbir müzakereye girmez.
Şimdi kalkıp barış ve demokrasiden bahsederek terörle mücadelede gedik açmanın âlemi var mıdır? Müzakereden bahsedilen son iki haftalık dönemde, PKK'lı terörist câniler 12 askerimizi şehit etmiştir. Daha iki gün önce Dörtyol'da Amanoslar'ın eteğinde 1 binbaşı, 1 üsteğmen ve 1 teğmen roketatarla; Hakkâri'de bir er de havan topuyla alçakça şehit edilmiştir.
***
Aslında
Türkiye'de son çeyrek asırlık terörle mücadele döneminde, ilk defa
Başbakan Erdoğan doğru teşhiste bulunarak doğru tedbirler almış ve güvenlik kuvvetlerinin sıkı işbirliğiyle yürüttüğü yeni mücadele metotlarıyla terör örgütünü iyice köşeye sıkıştırmıştır. Son 7 aylık dönemde gerçekleştirilen terörle mücadele semeresini vermiş ve
PKK'nın dörtte üçü ile
KCK'nın çoğunluğu etkisiz hâle getirilip dağıtılmıştır. Diğer taraftan, örgütün dış gücü ve özellikle malî kaynakları zayıflatılmış; başta silah olmak üzere lojistik desteği büyük ölçüde kurutulmuştur.
Lâkin, ne yazık ki son aylarda
'müzakere' aldatmacası yüzünden korktuğumuz başımıza gelmiş ve terörle mücadele gevşetilmiştir. Halbuki, terörle mücadele temposu yavaşlatılmamış olsa, terör örgütünün sonu bu yaz veya en geç sonbaharda gelmiş olacaktır.
***
Geçen gün liberal geçinen birinin köşe yazısını dehşetle okudum. Adam,
PKK'nın silâhlı terörüne hak veriyor ve
'bu terör eylemleri olmazsa Kürtlere haklarını vermezler' diye yazıyordu.
BDP'nin ve terörü destekleyen ırkçı-bölücü çevrelerin mantığı budur. Bu mantıkla teröristlerin silâh bırakmaları ve müzakereye oturmaları mümkün değildir. Zira, bu sapık zihniyet,
'demokratik açılım'ın devlete silâh zoruyla yaptırıldığını ve terörle mücadelede muzaffer oldukları propagandasını yaymaktadır.
Halbuki, binlerce defa tekrarladık;
'demokratik açılım'ın terörle hiçbir ilişkisi yoktur. Bir avuç kıçı kırık eşkıyanın, koskoca
Türk devletine silâhı baskı yaparak isteklerini yaptıracağını düşünmek için o köşe yazarı kadar hamakat sahibi olmak gerekir.
Aklımızı başımıza toplayalım; bir avuç hainin dolduruşuna gelerek terörle mücadeleyi gevşetmeyelim.