Hayatımın hiçbir döneminde aslâ militarist olmadım; bilâkis askerî tahakküme ve müdahalelere karşı daima demokrasiyi savundum. Lâkin mukaddes, mübarek, muazzez bir peygamber ocağı olarak gördüğüm Türk Ordusu'nun varlığına ve lüzumuna her zaman inandım.
'Güçlü Ordu', 'Güçlü Türkiye'nin teminatıdır. Küresel bir güç hâline gelen Türkiye'nin, her zamankinden çok daha fazla güçlü bir orduya ihtiyacı vardır. Güçlü ordu, barışçı bir diplomasinin de ana dayanağıdır.
Kim ne derse desin, Türk Milleti, 'asker millet'tir. Bu hususiyet, milletimize asırların kazandırdığı çok önemli bir haslet ve atalarından tevarüs ettiği bir millî terbiyedir. Milâttan öncesine kadar uzanan şanlı tarihinde, bu hususiyeti sayesinde yüzden fazla devlet kurmuş olan milletimiz, daima bağımsız yaşamış ve en zor zamanında dahi 'İstiklâl Mücadelesi' verebilmiştir.
Bizde askerlik hizmetine 'vatanî vazife' denir ve Anayasa'da da 'vatan hizmeti' başlığı altında düzenlenir. Vatandaşımız vatan hizmetine çok önem verir. Zorunlu askerlik, toplumumuzda değer yargısı en yüksek sosyal kurumdur. Vatanseverlik seviyesi çok yüksek olan milletimiz için askerlik şerefli bir hizmet ve şehitlik erişilecek en büyük mertebedir.
Özellikle teröre binlerce şehit verdiğimiz son çeyrek yüzyılda vatanî vazifenin yeri ve önemi daha da kutsal bir anlam kazanmıştır.
***
Kimselere bir türlü anlatamadık; şehitliklerin köylere kadar uzandığı, her gün şehit cenazelerinin kaldırıldığı, gözü yaşlı anaların, babaların
'Vatan sağolsun!' nidalarıyla toprağa verdiği şehit evlâtlarının kanları yerden kalkmadan, asker kaçakları için
'bedelli askerlik' düzenlemek, hiçbir şekilde haklı görülemez.
Ne yazık ki hazırlanan kanun tasarısı tamamlanmadan hiç değilse şu hususlar üzerinde dikkatle durulmalıdır:
Bedelli askerlikteki yaş sınırı hiçbir şekilde 30 yaşın altına çekilmemelidir. Bu takdirde dahi uygulamadan 400 bin civarında asker kaçağı yararlanabilecektir.
Bundan sonra sadece yurtdışındaki eğitim ve iş durumu haricinde bedelli askerlik yaptırılmayacağı hükme bağlanmalı; bu konudaki istisnalar için hukukî kriterler getirilmelidir.
İstisnalar haricinde, yaşa bağlı olarak bir daha bedelli askerlik yapılmayacağı tasarıda zikredilmelidir.
***
Askerlik hizmetinde
'zorunluluk esası' aynen devam ettirilmelidir. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının yapmakla mükellef olduğu
'vatan hizmeti'nin süresi kısaltılabilir. Bizce, zorunlu askerlik müddeti 4 ile 9 ay arasında olmalıdır. Bu suretle
'asker ocağı' tütmeye devam eder ve milletimizin her ferdi bu millî terbiye ve dayanışma sürecinden geçmiş olur.
Ordu'da
'profesyonellik' olabilir ama tamamen profesyonel ve gönüllülük esasını kaybetmiş bir ordu, millet ve devlet olarak gereken bütünlüğü sağlamada yeterli olamaz. Zorunlu askerlik döneminde üstün başarı gösteren gençler
TSK'ya kazandırılarak
'profesyonel uzman kadrolar'ın yetiştirilmesi hızlandırılabilir. Esasen, terörle mücadelede de bu kadrolar kullanılmalı, zorunlu askerliklerini yapmakta olan gençler çatışmaya sokulmamalıdır.
***
Milletimiz, bir aydın fantezisi ve özünde asker kaçaklığı olan
'vicdanî ret' kurumunu aslâ hoş görmez.
'Vicdanî retçiler', Türk milletinin maşerî vicdanı karşısında daima reddedilmeye mahkûmdurlar. Ancak, bir bakıma düşünce suçu kabul edilecek vicdanî retçilere hapis cezası uygulanması da doğru değildir.
'Vicdanî ret' saçmalığı ille de kabul edilecekse, uygulamada retçiliğin gerekçesi araştırılmalı ve retçilere tercihân
TSK'da geri hizmeti olmak üzere bir misli kamu hizmeti yaptırılmalıdır.
Ayrıca, devlet hizmetinde ve seçilme hakkında askerliği yapma şartı aynen muhafaza edilmelidir.
***
Türk Ordusu, Türk bayrağı ile beraber
'Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak' olmaya devam edecektir.