CHP, Meclis'teki yemin törenine iştirak etmedi ve millet iradesinin en yüksek oranda temsil edildiği TBMM'ye, millî iradeye ve demokrasiye gölge düşürdü. CHP'nin bu haksız ve mantıksız boykotu, siyaset tarihimize kara bir leke olarak geçecektir.
Yemin merasiminin yapılacağı Salı günü saat 15.00'e kadar içimiz titreyerek bekledik. Televizyonlardaki yorumlarımızda hep CHP'nin son anda karar değiştireceğini ve milletvekillerinin yemin edeceğini söyledik. Ne yazık ki hayâl kırıklığına uğradık. Şeflik Dönemi'nden beri demokrasinin gelişmesini engelleyen ve Türkiye'nin önünü tıkayan CHP, gene yapacağını yaptı. Demek ki, kırk yılık Yani, bir türlü Kâni olamıyormuş...
***
Düşünebiliyor musunuz? Seçimden aylar öncesinde tutukluların seçilseler dahi milletvekili olamayacaklarını bal gibi bildiğiniz hâlde onları ısrarla aday gösteriyorsunuz. Akıl hocanız, 367 mucidi
Sabih Kanadoğlu bile sizi ikaz ediyor. Lâkin niyetiniz bekçi dövmek olduğu için, sırf kriz çıkarmak maksadıyla
Ergenekon tutuklularını aday yapıyorsunuz. Sonra da mahkemeler seçilen tutukluları tahliye etmeyince, önceki söylediklerinizle çelişkiye düşerek küplere binip
Başbakan'a,
AK Parti'ye ve yargıya saldırıyorsunuz. Hem kriz çıkarıyor hem de bu krizi -hiç sorumlu olmadığı hâlde-
Başbakan'ın çözmesini bekliyorsunuz.
Yıllarca biz yüksek yargının siyasallaştığından ve jüristokratik vesayetten bahsederken
'yargıya saygı gösterilmesini' isteyen siz değil miydiniz? Şimdi de kalkmış yargının iktidarın emrinde olduğunu iddia ediyorsunuz. Yargıyı muhatap alarak milletvekilinin parlamentoyu boykot etmesi görülmüş şey midir?..
***
Başbakan isterse krizi çözer diyenlere bir çift lâfımız var. Şimdi ülkenin
Başbakanı,
CHP ve
BDP yöneticileri istedi diye, mahkemelerin bağımsızlığı hakkındaki
Anayasa'nın 138. maddesini ve yargı bağımsızlığını çiğneyerek mahkemelere emir verse ve tutukluların tahliyesini istese bundan memnun olur musunuz? Bu takdirde, yargı bağımsızlığından, kuvvetler ayrılığından, adalet ve demokrasiden bahsedilebilir mi?.. Ayrıca, mahkemeler böyle bir müdahaleyi kabul ederler mi?
Aslında, bir haftadan beri bağımsız mahkemeler üzerinde
CHP ve
BDP tarafından yoğun bir baskı uygulanmaktadır. Hâlen itiraz mercii mahkemelerin ne kadar şiddetli bir siyasî baskı altında kaldığını bir düşününüz.
Başbakan Erdoğan, üzerine düşeni yapmış ve mevcut köhnemiş
Anayasa'dan kurtulmanın ancak
TBMM çatısı altında,
Yeni Anayasa ile mümkün olacağını beyan etmiştir. Ayrıca, çözüm için müspet tavrını değiştirmiş değildir.
AK Parti heyetinin
CHP ve
MHP'yi ziyaretleri de olumludur.
***
CHP'nin ve
BDP'nin boykotlarından sonra bir genel seçime gidilebilse,
AK Parti'nin oyu yüzde 60'ı geçebilir,
CHP ise baraj derdine düşerdi. Bu arada,
MHP'nin, daha önce
Cumhurbaşkanı seçiminde ve başörtüsü konusunda olduğu gibi, -kendi tutuklu milletvekiline rağmenyemin töreninde de başarılı bir demokrasi sınavı verdiğini ifade etmeliyiz.
CHP'nin tutumu, halkın büyük çoğunluğu tarafından kınanmakta; kendi tabanı da bu boykotu onaylamamaktadır. Siyaset acemisi
Kılıçdaroğlu'nun
Kurultay hesabı içinde antidemokratik ve parlamento karşıtı bir çizgiye düşmesi acınacak bir durumdur.
BDP'nin terör örgütünün legal temsilcisi olduğunu ve
İmralı ile
Kandil'in emrinde bulunduğunu bilmeyen yoktur.
BDP seçim sürecinin başlangıcından beri kasıtlı olarak gerginliği tırmandırmaya çalışmış,
Hatip Dicle ve
KCK'lıların adaylıklarını bunun için tezgâhlamıştır. Bu arada
CHP-BDP paralelliği ve
PKK-Ergenekon ilişkisi de gözler önüne serilmektedir.
***
Bütün olumsuzluklara rağmen, bu sunî siyasî krizin fazla uzamayacağını ümit ediyoruz.
Anayasa tâdiline lüzum kalmadan
CMK üzerinde yapılacak pratik bir değişiklikle milletvekili seçilen tutukluların tahliyesi gerçekleştirilebilir. Ancak
Dicle'nin kısa vâdede milletvekili olması mümkün görülmemektedir.
Lâkin bulunacak çözüm yolu,
Karayılan gibi çete reislerinin ve terörist başının
Meclis'e girmesine yol açmamalıdır.
***
Yeni Türkiye için, başta
Yeni Anayasa ve
Yargı Reformu olmak üzere yapılacak çok işimiz var. Bu saçmalıkları bırakıp süratle
Türkiye'nin gerçek gündemine dönmeliyiz.