Türkiye,hızla gelişen dış siyaset dinamiklerinin ortasında...
Bölgesinde giderek önemli bir istikrar kutbu oluşturduğu her geçen gün daha iyi görülüyor.
Büyük bir yeniden yapılanma içinde olan Ortadoğu'da Türkiye, Suriye savaşının sonrasını hazırlıyor. Suriye'de devlet, artık ortadan kalkmış durumda...
Son olarak İran'ın baskısına dayanamadı ve muhalefetin esir aldığı elliye yakın İran güvenlik gücü mensubuna karşılık iki bini aşkın siyasi tutuklu serbest bırakmak zorunda kaldı. Baskı ve cinayetler devam ediyor, ancak savaşın sonu görünmeye başladı.
Ürdün'ün zaten yapısal olarak zayıf olan ekonomisi, Suriye'deki savaştan ötürü durma noktasına gelmiş bulunuyor.
Lübnan hem göç alıyor, hem de yönetime Suriye'deki sivil savaşın tüm olumsuzlukları tesir etti. Gene de iç kargaşa, çatışmaya dönüşmedi.
Bölgede Rusya Esad sonrasını hazırlamaya çalışıyor. Şimdilik sadece askeri ve finansal desteğini giderek azaltıyor...
İran ise, büyük bir oyunu kaybettiğini düşünüyor ve giderek hırçınlaşıyor.
Savaştan sonra Suriye'de İran'a müttefik bir rejim oluşacağını düşünmek zor...
Dolayısıyla gerek Gazze'de Hamas, gerek Lübnan'da Hizbullah kendilerine silahlı mücadele dışında bir siyasi etkinlik alanı oluşturmak zorunda kalacaklar.
Lübnan'da Hizbullah üzerinde İran etkisinin azalsa da ortadan kalkabileceğini sanmak zor, ancak Gazze'de Hamas'ın İran'la olan ittifakı son bulabilir.
Türkiye, iki yıl önce Suriye, Ürdün ve Lübnan'ı kapsayacak dörtlü bir serbest ticaret bölgesi kurmak hedeflediğinde, bunu "koşulluluk" çerçevesinde yapmadı. Yani "önce demokrasinizin seviyesini yükseltin, sonra ticareti serbestleştirelim" türü bir tavır almadı.
Bu genelde eleştirilen bir tutum olduysa da, atılan ilk tohumlar, bugün bölge halkları tarafından yegâne ciddi umut olarak görülüyor.
Ortadoğu'nun yeninden yapılanmasında, Türkiye'nin önünde halletmesi gereken iki temel sorun var: Birincisi, PKK ve terör sorunu... Kürt sorununu terör sorunundan ayırıp çözebilecek olgunluğa toplum çoktan ulaştı, siyasi elitin de büyük ölçüde toplumun sesini dinlediğini görmekteyiz. Terörü bertaraf etmek çok zor olacak, girişimler şimdiden sabote edilmeye başlandı, ancak bir kez başladı ve arkası gelecektir. Fiilen Türkiye ekonomisiyle bütünleşmiş olan Irak Kürdistanı, bu sorunun olabildiğince aşılmasıyla çok ciddi bir işbirliği örneğine dönüşecek.
İkinci sorun, İsrail'in giderek anlamsızlaşan bölgedeki "uzlaşmama" politikası ve Türkiye ile olan ilişkilerinin kilitlenmiş olması... ABD yönetimi, Senatör Hagel'i dışişleri bakanlığına atayarak çok önemli bir mesaj verdi. Başkan Obama, İsrail ile ilişkilerinden hiçbir zaman vazgeçmeyecek, ancak ne Filistin sorununun çürümeye terk edilmesini, ne de İran'a savaş açılmasını da istiyor...
Bu gelişmeler, Türkiye'nin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından dört senedir ortaya konan dış siyaset parametreleriyle bire bir örtüşüyor.
Ortadoğu'da büyük resmi, İsrail seçimlerinden sonra çok daha net görebileceğimizi düşünüyorum.