Derin- paralel yapı, rutin yayın haline getirdiği illegal dinlemeleri servis etmeye, en son Başbakan Erdoğan ve Sadullah Ergin arasındaki konuşmayla devam etti.

Ve yine ortalık "Yargıya müdahale var" sesleriyle inlemeye başladı. Özellikle Doğan Grubu, haberi manşetten verip açıklama üzerine açıklama yaptı, görüş aldı, manipüle etti.

Başbakan o konuşmayı doğruladığında da boş durmadılar. Gezi sürecinden bu yana tüm haberciliklerini algı operasyonuna dönüştürdüler.

Bu defa paralel yapı, ortalığa "Başbakan o konuşmayı doğruladı hani montajdı" diyerek sanki Başbakan'ın kendisiyle oğlu arasında geçtiği iddia edilen montaj kaseti doğrulamış gibi verdiler haberi.

***

"411 el kaosa kalktı" derken milletin vicdanına müdahale eden aynı medya grubu, bugün kalkmış "Yargıya müdahale var" diye çığırtkanlık yapıyor.

Tabi bu kızgınlıklarını anlayabiliyoruz.

Çünkü geçmişte bu algı operasyonları ile istedikleri iktidarları değiştirenler, bugün ne yaparlarsa yapsınlar ellerinde patlıyor.

Sormak isterim Doğan Grubu'na; Partiler kapatılırken, başörtülü öğrenciler okullardan kovulurken, Ahmet Kaya ahlaksız operasyonla sürgüne gönderilirken, Hrant Dink öldürüldüğünde yargı bağımsız mıydı? Ve o dönemlerde ilaç niyetine bile olsa bir tane dahi "Yargıya müdahale var" haberleri neden yapmadı gazeteleriniz?

Daha önce Refahyol'da, CHP'de, MHP'de, Baykal'da vs. başarılı olan bu montajlı algı operasyonu söz konusu AK Parti ve Tayyip Erdoğan olunca, sert kayaya çarpmış gibi tuz-buz oluyor. Yani yine başarılı olamadılar. Bunun en büyük kanıtı da miting meydanları.

***

Ve en önemlisi yani meselenin özü olan "konuşmanın doğrulanması değil, bir ülkenin Başbakan'ının, Cumhurbaşkanı'nın, bakanlarının illegal şekilde ahlaksızca dinlenmesi ve servis edilmesi "olduğu gerçeğini saklamaya çalışmaları.

***

Bütün bu saldırılara rağmen Başbakan'ın etrafında daha kuvvetli şeklide kenetlenen millet biliyor ki, derin-paralel yapılar bir daha Türkiye'de ipi eline alırsa ülkenin de kendilerinin de gelecekleri zifiri karanlığa gömülür.

O derinlerin, dindarlara, Kürtlere, Alevilere, Gayrı Müslimlere geçmişte neler yaptığını, o eski devletin tüm enerjisini, bu insanları ötekileştirmeye ve ezmeye ayırdığını iyi biliyorlar çünkü.

Şimdi soruyorum "Yolsuzluk operasyonu" diyenlere. Şantaj, montaj, illegal dinlemeler, legal dinlemenin bile medyaya servisi ,TİB'e, TÜBİTAK'a sızmalar,Türkiye'nin sırlarının servisi normal mi?

Türkiye sırlarının satılması yani memleketi satmak normal mi?

TIR durdurulması, İHH'ya operasyon, Başbakan'ın dinlenmesi, ailesine saldırılması normal mi?

Beddua seansları, öğrencilerin beddua seansına katılmadığı için gece yarısı evden atılmaları, dini bir cemaatin kasetlerle anılması normal mi?

Her şeyden önce birbirilerinden nefret eden CHP ve Cemaatin ittifak yapması normal mi?

Normal olana hepimiz sandıkta şahit olacağız. Milletin, "Yolsuzluk operasyonu" diye yutturulmak isteneni nasıl algıladığını görmeye 24 gün kaldı…