Ege'ye İzmir merkezli 'ekonomik bir kent havzası' olarak bakmanın önemine, çok sık değinmeye çalışıyorum. İzmir'de, kentin önemli aktörleri tarafından, çok sık unutulan bu sosyolojik gerçeği, aslında ilk olarak 40 yıl önce dile getirerek kurgulayan değerli bilim insanı Mübeccel B. Kıray'dı. Prof. Dr. Mübeccel B. Kıray (1923-2007), İzmir'in kentleşme sürecini, araştırmalara dayanarak incelediği "Örgütleşemeyen Kent: İzmir" adlı, hala taze kalan 40 yıl önce kaleme aldığı eserinde şöyle demişti:
"Şehirlerin varoluş sebebi, şehrin çevresi ile çok yönlü ilişkileri ile idare, koordinasyon ve kontrol fonksiyonlarının merkezi olmasıdır. Ayrıca burada tarımsal olmayan üretim de yer almaktadır. Orta Doğu şehirleri bunda bir istisna değildir.
İzmir ise hiç değildir. Bütün yazımız boyunca göstermeye çalıştığımız gibi, İzmir ancak bir bölge bütünü içersinde en iyi anlaşılabilmektedir."
İzmir doğumlu olan, İzmir araştırmalarına yıllar önce yeni bir ufuk açan rahmetli, değerli Mübeccel B. Kıray, her ne kadar İzmir'de unutulmuş gibi gözüküyorsa da; bu tespitler ve o değerli kitap hiç unutulmadı. Ayrıca, kitaba ruhunu ve aslını veren, "İzmir'in örgütleşememesi" sorunsalı, o yıllardan beri hala şehrin en önemli gündem maddesi olarak önümüzde duruyor.
ÖZEL ÖNEME SAHİP
Mübeccel Kıray'ın yıllar önce dile getirdiği 'bölgesel bakış', bugün öğrencilerinden Prof. Dr. İlhan Tekeli tarafından da geliştirilerek vurgulanıyor. Tekeli, Ege Bölgesi'nin 'kentsel bir bölge' olmak bakımından, özel bir öneme sahip olduğunu dile getiriyor. Örneğin Tekeli şöyle diyor:
"Sanayi toplumlarında büyük kentler, metropoliten yerleşmeler olarak adlandırılmaktadırlar.
Oysa bilgi toplumunun yeniden yapılanması içinde metropoliten kentler, kentsel bölgeye dönüşmeye başlamışlardır. Bunlar çok odaklı sürekli kentsel alanlardır.
Türkiye'de de bu dönüşme kendisini İstanbul ve İzmir'de göstermektedir. Bu iki kentsel bölgenin oluşumu, farklı iki süreç sonucu gerçekleşmektedir.
Birincisi İstanbul'un dünya kenti olma işlevini kazanırken, çevresini kentsel alana dönüştürerek yayılmasıyla oluşmaktadır.
İkincisi ise Ege'de yaşanmaktadır. Ege Bölgesi'nin tarihi yerleşme sistemi içindeki küçük yerleşmelerin büyüyerek kentsel odaklar haline gelmesi ve Ege Bölgesi'ni bir kentsel alan haline dönüştürmesiyle oluşmaktadır."
Ege Bölgesi'nin İzmir merkezli bir kentsel havza haline dönüşmesi, hem İzmir'in, hem de bölgenin geleceği açısından çok değerli bir gelişme olarak yorumlanabilir.
İzmir'de ya da Ege'nin bir kentinde, konulara genel yaklaşımda, bu gerçeğin farkındalığını taşıyarak hareket etmek, bölgeye bir bütünsellik katacak, bölge ekonomisinin daha hızlı yol almasına neden olacaktır. Yani bu farkındalığı yıllar önce Mübeccel Kıray'ın, şimdi de İlhan Tekeli'nin vurgulaması yetmiyor. Bu noktadan, bölgeye toplam yarar sağlayacak olan, İzmir'de ve bölgede söz sahibi tüm aktörlerin, bakışlarına bu farkındalığı yerleştirmeleridir.
Bugünlerde bazen işlevini doldurduğu öne sürülen, çok sayıda kurumdan ise hak ettiği desteği yeterince alamadığına inandığım Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı'nı (EGEV) bu farkındalığı yaymaya çalıştığı, bu yönde yoğun çalıştığı için, çok önemsiyorum.EGEV'in değerli başkanı Yılmaz Temizocak, Sabah Kahvesi'nin konuğu oldu. Sorularımıza verdiği yanıtlar, eminim sizlerin de ilgisini çekecektir.