Herkesin birbirini ötekileştirdiği bir ülkede yaşıyoruz sanki. Oysa 'iyi niyet' ve 'uzlaşma', 'birbirini dinleyebilme', 'anlamaya gayret gösterme' zaman zaman sıkışan tüm sistemlerde, çarpışan araçtaki bir hava yastığı gibidir. Eğer hava yastığınız çalışıyor ise çarpışmalarınızı en az hasarla atlatırsınız.
Eğer hava yastığınız çalışmaz ise fiziki zararınız mutlaka olur. Bizim toplumuzda da hayatın bütün alanlarında, sanki hepimiz için geçerli olmak üzere, 'uzlaşma gayretini' ve 'iyi niyeti' yitirmiş bir görüntü yayılıyor gibi. Oysa tüm sıkıntılardan, ancak 'uzlaşma' ve 'iyi niyetle' çıkılabilir.
'Empati yapma', 'iyi niyet' ve 'hakiki uzlaşma gayreti'; eğer bir 'hava yastığı olabilme' rolünü üstlenirse, çok daha güzel bir ülkede yaşayacağımızı düşünüyorum.
Çok daha zengin, tam bir barış içinde, çok renkli bir ülkede. Ama farklı noktadayız. Gücümüzün, zenginliklerimizin, güzelliklerimizin yeterince farkında değiliz. Sanki hayatın tüm alanlarında, üstü örtülü şekilde, her yolun mubah sayılabildiği günlerden geçiyoruz. Aslında her yolu mubah saymak, yeni bir üslup değil. Bunun tarihteki en büyük düşünürü Makyavel'dir. Makyavel'in (Niccolo Machiavelli 1469-1527) Hükümdar adlı kitabından alıntıladığım aşağıdaki sözlerini, günümüz için çok önemli sayıyorum:
"İnsanlar akıl bakımından üç çeşittirler.
Kendiliğinden anlayanlar.
Kendilerine açıklanan şeyleri anlayanlar.
Ne kendiliklerinden ne de başkalarının aracılığıyla açıklananları anlayanlar.
" Durmadan değişen, hızla yeni gündemler yaratılan bir arenada, sanki anahtar gibi Makyavel'in bu sözleri. En iyisi bugünlerde, Makyavel'i bir kez daha dikkatlice okumalı.