Dünyanın bir numaralı turizm borsası sayılan ITB Berlin Fuarı'ndan izlenimlerimizi aktarmaya devam ediyoruz.
Dün, fuarda Türkiye standının ana destinasyonunun İzmir olduğunu yazmıştım.
İzmir'in ve Ege Bölgesi'nin fuara olan ilgisi, turizm farkındalığının arttığının önemli bir göstergesi.
İzmir tüm değerleriyle birlikte fuarda EXPO 2020 adaylığını öne çıkarırken, mutfağından yöresel özelliklerine kadar, kendisini tanıtan bir noktada duruyor.
Ege'den Manisa, Denizli ve Muğla valileri de ITB Berlin'de. Stantları ziyaret ediyorlar, illerindeki turizm hareketiyle ilgili görüşmelerde bulunup, artı değer üretme çabası gösteriyorlar.
ITB Berlin'de EXPO'ya aday diğer ülkelerin standantlarında, önemli bir EXPO vurgusu olmaması dikkat çekici. Bu anlamda İzmir diğerlerine göre öne geçmiş bir çizgide. İzmir'in EXPO vurgusu öne çıkıyor.
ÇOK DAHA GÖZ ALICI
Bu durum da, kentin konuyla ilgili ne kadar istekli olduğunu gösteriyor.
ITB Berlin'deki Türkiye standı, geçmiş yıllara göre, çok daha göz alıcı, daha renkli durumda.
Türkiye, Almanca "erlebe mehr", yani "daha fazlasını bekle" diye seslenen sempatik reklam sloganı ile turizm profesyonellerinin ilgisini çekiyor.
Fuarda "güneş-denizkum" ürün çeşitlemesine vurgunun yanında, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın duyarlı söylemiyle örtüşen tarihsel mirasımıza dikkat çeken yaklaşımları görüyorsunuz. Efes Celsus Kütüphanesi'nin başarılı replikası insanı etkiliyor.
Türkiye standının ana yürüyüş aksının üstünde, farklı dönemleri simgeleyen 5 metre çapında 4 kubbe bulunuyor. "İstanbul'un kubbeleri" konseptli özel bir uygulama gerçekleştirilmiş.
Bu alanda araştırmaları ve fotoğrafları ile ünlü akademisyen Kamil Fırat'ın çalışmalarının da aralarında bulunduğu kubbeler, özel bir ışıklandırma sistemi ile bütünleşerek görkemli olmuş.
Modern dünyanın önemli tanıtım aracı teknoloji sayesinde, reklam görselleri üç boyutlu animasyon ile sunuluyor. İstanbul'da Boğaz'da yüzen gemi, Antalya'da kumdan yapılan kaleler, Kapadokya'da uçan balon, İzmir'de Celsus Kütüphanesi üç boyutlu bir animasyonla ziyaretçileri destinasyonlara götürüyor.
BAŞARILI BİR TANITIM
" Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım" söylemiyle geleneksel akide şekerlerinin rengarenk dünyası, bir tanıtım aracı oluyor. Geleneksel el sanatları, cam ve ebru ustalarının yaptığı gösterilerle Türkiye standını renklendiriyor. Yani, ortada başarılı bir Türkiye tanıtımı var. Kültür ve Turizm Bakanlığı iyi iş çıkarmış.
ITB Berlin, turizm ve seyahat sektöründe, dünyanın bütün aktörlerini buluşturan bir fuar olmasının yanı sıra düzenlenen çok sayıda kongrede sektörün eğilimlerinin, yeni trendlerinin, geleceğin getireceklerinin konuşulduğu, evrensel bir platform konumunda. Teknolojik yenilikler değerlendirilirken, fikir alışverişi yapılıyor.
Turizm doğal olarak dünya olaylarından bağımsız gelişebilen bir hareketlilik değil. Dünyaya paralel gelişen, ona göre hareket eden bir sektör. Bu nedenle örneğin Arap Baharı'nın turizme getirdikleri ve getirecekleri, nasıl etkileyeceği, nasıl şekillendireceği, ITB Berlin'in önemli bir tartışma konusu.
Zaten fuarın bu yılki partner ülkesi de Mısır.
Fuarda öne çıkan önemli coğrafyaların Uzak Doğu ve Güneydoğu Asya ülkeleri olduğunu görebiliyorsunuz.
Çin ve Hindistan da fuarın dikkat çeken ülkelerinden ikisi.
Son yıllarda modern hayatın yorgun görünümüne karşı şekillenen 'wellness' seyahatleri, yeni yolculuk trendleri, fuarın popüler, ilginç, yaratıcılık isteyen turizm kulvarları.
İşin bir de 'macera seyahatleri' boyutu var. Bu alanda çalışan şirketlerin standları da ilginç, dikkat çekiyor.
ITB, BM'Yİ ANDIRIYOR
Turizm, insanları barıştıran, geliştiren, insan ilişkilerinde olumluluklar üreten bir sektör.
Turizm, dünya için 'barış'ı gündeme getiren sektör.
ITB Berlin'de turizm sektörünün taşıdığı bu barış rüzgarlarını çok net hissediyorsunuz.
Dünyanın dört bir yanından farklı dinlerden, farklı kültürlerden, farklı dillerden binlerce insan birbiriyle iletişim içinde, birbirlerine kendi kültürlerini, inanç biçimlerini, olumluluklarını taşıyorlar. Fuara bu açıdan bakıldığında, binlerce turizm profesyonelinin yoğun iletişim içinde olduğu ITB, Birleşmiş Milletler'i andırıyor.
Mobil seyahat ve sosyal medya, fuarın önemli ana konularından. Sosyal medyanın turizm pazarlamasındaki yeri, fuarın tartıştığı temalardan. Teknolojinin turizmde kullanımı, yoğun olarak gündemde.
Bütün bu pencerelerden İzmir'e ve Ege'ye bakıldığında, turizmden aldığımız payın, taşıdığımız büyük potansiyellere göre çok az olduğu kanısındayım. Özellikle İzmir, önümüzdeki yıllarda hızla turizmden aldığı payı artırmalı. Potansiyeliyle artırabilir. Bunu rahatlıkla yapabilir.
BİR PLAN ŞART
Ama bunun için, ITB Berlin başta olmak üzere, dünyaya eklemlenen organizasyonlarda, daha çok yer almak, evrensel turizm zincirinin bir parçası haline gelmek, daha çok istekli olmak gerekir.
Örneğin, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ya da kentin diğer etkin kurumlarının olmadığı bir ITB, başlı başına eksikliktir. Ayrıca İzmir'in EXPO süreciyle birlikte kendisine gerçek anlamda bir turizm master planı inşa etmesi çok önem taşıyor. İzmir'in turizm ufkunu genişletmesi şart. Bunun için bir plan gerekiyor.
Umarız EXPO sürecini doğru yöneterek, turizmle de bütünleştirerek, kent kendisine bu alanda ciddi yol açma şansını kullanır. Çünkü geleceğin İzmir'inde, eğer doğru şekillenirse, turizm kent ekonomisi açısından en önemli sektörlerin başında olacaktır. ITB Berlin bana bunu bir kez daha anımsattı.