Türkiye'nin gündemi, insanın başını döndürüyor. İlk bakışta büyük çoğunluğun yorumlamakta güçlük çektiği gelişmeler, çok boyutlu. Sadece tek bir noktadan baktığınızda, çok yönlü, doğru okumak mümkün değil. Resim büyük. Geldiğimiz durumdan, barış duygusu ve daha çok demokrasi ile çıkabilmek ise hepimizin en önemli, sevgiyle bağlandığımız umudu.
Bugün, Sevgililer Günü. Sevginin 'kimsesiz' kaldığı çağımızda, Sevgililer Günü'nün anlamı karşılık buluyor mu? Bilemiyorum. Günümüzü tam anlatabilmek için, adını şimdi hatırlayamadığım bir Azeri şairin dizeleri geliyor aklıma. Fısıldıyorum:
"Nerede bir arslan görirem, korkmirem.
Nerde bir insan görirem, korkirem."
***
Erich Fromm'un 1956 yılında kaleme aldığı,
hala tazeliğini koruyan "Sevme Sanatı" adlı kitabını yeniden karıştırıyorum. Kitapta altını çizdiklerimden, hala en çok sevdiğim satırlar, yine aynı:
Çocuksu sevgi şu ilkeyi izler:
'Seviyorum çünkü seviliyorum.'
Olgun sevgi şu ilkeyi izler:
'Seviliyorum çünkü seviyorum.'
Olgun olmayan sevgi şöyle der:
'Seni seviyorum çünkü sana ihtiyacım var.'
Olgun sevgi ise şöyle der:
'Sana ihtiyacım var, çünkü seni seviyorum.'
***
Billur sesli
Whıtney Houston'ın ölümü, kalbimin kanatlarını çizdi. Çok derinden acıdı içim.
Sevgisizleşen bu dünyadan, hüzünle ayrıldı Houston.
Bu yazıyı yazarken, bir mail düştü bilgisayarıma.
Değerli okurum, sevgili Sabri Ayçiçek;
"Yarın sizin köşenize Behçet Necatigil'in 'sevgilerde' adlı şiiri yakışır" diye yazmış. Teşekkürler. Sevgileri yarınlara bırakmamamız için paylaşayım:
"Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadı"