Yeni Asır'ın Fatih Abacıoğlu imzalı "Ege Tarihini Geri İstiyor" başlığıyla manşetine taşıdığı haberi, Türkiye ve Ege Bölgesi açısından önemsiyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ertuğrul Günay'ın ısrarlı çabasıyla, son yıllarda bu konuda alkışlanacak düzeyde, çok önemli adımlar attı.
Özellikle son altı yılda sekiz tanesi Ege'den, tam 3 binin üzerinde tarihi eser, Türkiye'ye geri kazandırıldı.
En önemli son örnek ise Antalya'nın Perge Antik Kenti'nde bulunan 'Yorgun Herkül' adı verilen, ikinci yüzyıldan kalma Roma heykeli. Üst kısmı Amerika'ya kaçırılan heykel, tam 31 yıl sonra Kültür Turizm Bakanlığı'nın çabasıyla, geçtiğimiz yıl Antalya'da yaralanmış gövdesi ile yeniden kucaklaşmıştı. Tarih kulvarının bu yanı çok hüzünlü. Çünkü çalınan eserlerimiz, yıllardır sürgünde sayılır. Özellikle Osmanlı'nın zayıfladığı yılları fırsat bilen modern barbarlar, ülkemizin en değerli eserlerini adeta yağmaladılar.
Tarihi boyunca çok sayıda uygarlığa ev sahipliği yapan Anadolu'da, binlerce yıllık tarihsel mirasımız yağmalandı.
Ben onları, "Anadolu'nun gizli gözyaşları" gibi görüyorum.
SÜRGÜNDEKİ ESERLER
Truva, Bergama, Efes, Antakya, Gaziantep, bu yağmanın yapıldığı merkezlerden bazıları. Aralarında Paris Louvre, Londra British Museum, New York Metropolitan Müzesi, Berlin Alte ve Pergamon Müzeleri'nin de bulunduğu, dünyanın pek çok kentindeki müzelerde sergilenen, binlerce parçalık eserlerimiz hala sürgünde. (Dünya üzerinde bizim gibi ülkelerin sayısı 100'ün üzerinde.
Tarihi mirası soyulan ülkelerin ilk sıralamasında Çin geliyor.) Yurtdışında müzeleri gezerken Türkiye'den kaçırılan eserleri gördüğünüzde, içiniz burkuluyor. Londra'da British Museum'un girişinde Datça Aslanı var. İngilizler 1860'da bir zırhlının içinde kaçırmışlar. Berlin'deki Pergamon Müzesi ise simge. Bergama'nın eski Belediye Başkanı, hemşerimiz Sefa Taşkın, yıllarca kaçırılan Zeus Sunağı'nın geri verilmesi için mücadele etmişti. Şimdi aynı kararlılığı, Kültür ve Turizm Bakanı Günay'ın göstermesi sevindirici. Berlin'deki Pergamon'da geçtiğimiz yıllarda aynı zamanda bir Bergamalı olarak sürgündeki Zeus Sunağı'nı gördüğümde, kelimenin tek anlamı ile büyülenmiştim. Öylesine güzeldi ki. Ama kendi öz topraklarından götürüldüğü için bir o kadar da buruktu görüntüsü.
İNSANLIĞIN ORTAK BİLİNCİ
Bugün Bergama Akropol'ünde üzerinde nöbet bekleyen üç ağaçla birlikte sadece temelleri görülebilen Zeus Sunağı'nın tüm mimari parçaları, kabartmaları, aslına yakın tamamlanarak, Berlin'deki müzede bir asrı aşkındır sergileniyor. Pergamon'da Zeus Sunağı hep ihtişamıyla daha öne çıktığı için, az konuşulan, ama çok çok önemli bir eser daha var. Bir zamanlar 'yedi bilgiler kenti' olarak adlandırılan Milet'ten kaçırılan Güney Agora Kapısı da, tüm özellikleriyle aynı müzede bulunuyor. Milet harabelerinden kaçırılan kapıyı gördüğümde, çok şaşırmıştım.
Tam 162 yıl önce kaçırılan, bütün özellikleri korunan, 35 metre boyunda, 12 metre enindeki kapı da, o kadar göz kamaştırıcı ki, bir estetik harikası, anlatılamaz.
Diğer örnekleri aktarmak için ise bu köşe yetmez. Paha biçilemez tarihsel mirasımızın peşine düşenleri, yürekten kutluyorum. Bu bir mücadele, eserlerimizi geri alıncaya kadar, kararlılık ile sürdürmek gerekiyor.
Bu aynı zamanda insanlığın ortak bilincine karşı da bir borçtur.