İzmir, özellikle 'Kent Kitaplığı' serüveniyle birlikte, son yıllarda kentin belleğine yapılan yolculukta çok önemli aşama kaydetmiş, örnek alınacak bir kent. Bu alanda atılan değerli adımlar her gün fazlalaşıyor. Son olarak, Şenocak Yayınları'ndan yayımlanan, "1950'li Yıllarda İzmir" adlı kitap, bu tablonun güzel örneği.
Kitap, 'Hülya Gölgesiz Gedikler' imzasını taşıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi'nde tarih eğitimi alanında yüksek lisans ve Cumhuriyet tarihinde doktora yapan Gedikler, halen İzmir'de bir ortaöğrenim kurumunda tarih öğretmeni olarak çalışıyormuş.
Gedikler, övgüye değer, nitelikli bir iş çıkarmış. İyi bir araştırma sonucu, İzmir'in 1950'li yıllarındaki (1950-1960 arasını ele almış) yönetim anlayışını, demografik yapısını, kentsel olanak ve hizmetlerini, siyasal gelişmelerin İzmir'deki karşılığını, kentin ekonomik tablosunu, kültür sanat hareketliliğini, sporunu, toplumsal yaşamını yansıtan net bir fotoğraf çekmiş.
YENİ BİR FIRSAT SUNUYOR
Kitap, bugünün İzmir'ini de iyi anlayabilmek için, yeni bir fırsat sunuyor okuruna. Çünkü 1950'li yıllar, günümüz İzmir'i için de bir anahtar.
Demokrat Parti dönemine denk gelen bu yıllar, ülke için olduğu kadar, İzmir için ayrı öneme sahip. Bu önemi, hem olumlu noktadan, hem de olumsuzluklarıyla değerlendirebilmek mümkün.
Kitap, yakın sayılabilecek bu geçmişe, mercek tutmuş. Sayfalarını karıştırırken, beni hüzünlendiren, 1950'lerde imar çalışmalarıyla ilgili bölüm oldu. O yıllarda imar hareketiyle, kent içinde en belirgin dönüşümü yaşayan bölge Konak.
Son yıllarda kent hafızasına sıkça not düşülen, II. Mahmut döneminde yaptırılmış güzelim Sarı Kışla binalarının yıkımı da, ne yazık ki bu dönüşüm yıllarının ürünü. Sarı Kışla binaları; Körfez'in en güzel yerinde çirkin bir görüntü oluşturduğu, çevrenin hava almasını engellediği gerekçesiyle; üstelik bir de tören düzenlenerek, 30 Mayıs 1955 tarihinde yıkılmış. Kitapta dikkat çekilen bir gerçek var. Sarı Kışla binaları yıkıldığında, İzmir kamuoyu ve dönemin basını tarafından da, fazla eleştiri gündeme gelmemiş.
TARİHİN TOZLU SAYFALARINDA
Sadece, Dr. Ali Rıza Levent, basın yoluyla bu yıkımın yanlış olduğunu herkese anlatmaya çalışmış. Levent, Sarı Kışla'nın restore edilerek kullanılması yönünde bir tutum sergilemiş. Nur içinde yatsın, Ali Rıza Levent'in yıkıma karşı duran bu çabası, ne yazık ki İzmir'in tarihi binalarının, dünyanın gözleri önünde yıkılmasına engel olamamış. Trajikomiktir; Sarı Kışla binalarının yıkımı değil, yıkım çalışmalarının yarattığı toz bulutları tepkiye yol açmış. Böylece bir zamanlar, Kışla-yı Humayun diye de anılan İzmir Konak Meydanı'nda 1829 yılında inşa edilen binalar, tarihin tozlu sayfaları arasına karışmış.
Beni gülümseten dönemin popüler konusu, 1950'li yılların 'sempatik korna yasağı' oldu. Önce İstanbul ve Ankara'da uygulanan 'korna yasağı'nın, İzmir'de hayata geçmesi gündeme gelince, tartışmalı süreç yaşanmış. Yasak, sürücüler tarafından iyi karşılanmamış. Yeni seçilen Şoförler Derneği Başkanı Hakkı Karaman, bir basın toplantısı düzenleyerek yasağa şiddetle karşı çıktıklarını açıklamış. Ama Karaman'ın bu çıkışı karşılık bulmamış. Yasak, 27 Ocak 1953'te uygulanmaya başlanmış. Önce başarılı olmuş, sonraki yıllarda ise gevşemiş.
Kitap, bu ve benzeri çok sayıda ilginç bilgileri de paylaşıyor. Hem geçmişi değerlendiriyor, hem de günümüz İzmirini daha iyi anlamamıza ışık tutuyor.
Yazarını kutluyoruz.